Franklin D. Roosevelt, Ekonomik Krizler, Şirketler ve Sosyalizm I



Selam. Biraz uzun bir yazı olacak. Aslında genel itibariyle Antony Sutton adlı tarihçinin söylediklerini Türkçe'ye çeviriyor olacağım. Fakat bunun yanında bazı ekleyeceğim ifadeler olacak. Konuya da öz mahiyetinde kısaca bir değinmek istiyorum:

Franklin Delano Roosevelt, Amerika Birleşik Devletleri'nin 32. başkanıdır. Ve ABD halkının en sevdiği başkanlarından birisidir. Fakat ayakta uyuyan ABD Halkı bu başkanını da zerre kadar okuyamamıştır. Kendisi Manhattan'ın en eski bankerlerindendir; bu gerçek başlı başına bir sorun teşkil etmez tabi ki. Fakat kendisi devletin gücünü ticaret yapmaya ve Wall Street'deki finansörlerine "ortak çıkarına" hareket edecek şekilde kullanmıştır. Pazardaki kariyerinin önemli noktalarından bu teze kanıtlar göstermeye çalışacağım. Bahsettiğim üzere, sunacağım kanıtlarda özellikle Sutton'dan faydalanıp ondan esinlensem de, günümüz internet verileri ışığında, üzerine koyacağım belgeler olacak. Aynı zamanda daha çok üzerinde duracağım nokta FDR(Franklin D. Roosevelt)'ın bazı arkadaşların düşünsel olarak sosyalist planlamayı nasıl doktrin haline getirdiklerini ve bu eylemlerin arkasındaki düşünsel şemanın çizgisini göstermek olacak. Yazıda çok fazla isim ve çok fazla kurum ile karşılaşacağız. Bağlantıların altını çizmek adına vereceğim isim ve kuruluşun neredeyse tamamı önem arz etmemektedir. Zira bu isim ve kuruluşlar gelip geçici; fakat yatırım yaptıkları sistemin öğretisi, neyi bize satmaya çalıştığı ve ideolojisi kesinlikle kalıcıdır. Bu düşünsel arkaplanı, "yeteneksizin yetenekliyi sömürmesinin" ne gibi başlıklar altında meşrulaştırılmaya çalışıldığını anlamamız gerekiyor. O yüzden isimlerden çok fikirlere takılın. Evet, FDR demiştik. Çok sevilen bu başkanın ne haltlar yediğine bakmaya başlayalım isterseniz.              


Önce FDR'ın politik gücünün arkasındaki kan bağına bir göz atarak hızlı bir giriş yapalım.
FDR'ın anne tarafı yani Delano tarafı FDR'ın politik hayatı boyunca daha etkin olmuştur. Zira ailenin tarihine baktığımız zaman Delano sülalesinden her üç kişiden birinin Beyaz Saray'da bulunduğunu görüyoruz.[1]

Delano soyu tarafından akraba olduğu ABD Başkanları: John Adams, James Madison, John Quincy Adams, William Henry Harrison, Zachary Taylor, Andrew Johnson, Ulysses S. Grant, Benjamin Harrison, and William Howard Taft.[2]

FDR'ın Roosevelt tarafında ise akraba olduğu 2 tane ABD Başkanı var: Theodore Roosevelt and Martin Van Buren. Ayrıca George Washington'un karısı Martha Dandridge, FDR'ın ataları arasında ve Daniel Delano tarafından da Winston Churchill ve Franklin D. Roosevelt'in kuzen oldukları iddia ediliyor.[3]

Açıkçası buradaki bağlantıları sadece bürokrasideki konumunun hasbelkader gelişmediğini ve hem Roosevelt hem de Delano aileleri tarafından güçlü bir soydan geldiğini göstermek için belirtiyorum. Fakat yinede kurcalarken bu kökler üzerine daha derin araştırmalar yapan ve ortadaki monarşiye dikkat çekmeye çalışan teorisyenlere rastladım. Örneğin Michael Tsarion adındaki komplo teorisyeni şöyle diyor: "Amerikalılar her zaman, geleneksel tarihin 'Bağımsızlık' olarak adlandırılan savaşları sırasında mağlup edilen Britanya ve Avrupa'nın aynı kraliyet aileleri tarafından yönetildi."[4]
Bu yazıda buna değinmeyecek olsam da, 1776 yılında bağımsızlığını Avrupai monarşilere karşı ilan eden ABD'nin, her devlet başkanının bu Avrupalı hükümdarların soyundan gelmesi şaşırtıcı. Aile bağlarının, bu soylu bireylerin yükselmesindeki tek etkisi belki zenginliğin ve statünün getirileri olabilir. Yine de "demokraside" seçilen bu başkanların, her seferinde İngiliz ve Fransız kraliyet ailelerinden çıkma olasılığı da iyiymiş. Her neyse, sallayın bunu.


Özellikle Delano ailesi, 1920-30'larda ve hatta öncesinde Wall Street'de aktiftiler. Hatta belirgin olarak yurtdışı ve ABD arasında demiryolu geliştirme işiyle uğraşmışlardır. Lyman Delano(1883-1944), FDR'ın dedesi, bu demiryolu işlerinin yöneticisi ve kariyeri boyunca Wall Street'de yönetici olarak aktif olduğu şirketler şu şekilde: Northwestern Life Insurance of Chicago, Stone & Webster, Atlantic Coast Line Railroad, Aviation Corporation, Pan American Airways, P & O Steamship Lines.[5] Bunların hepsini veri olarak sunuyorum, bakıp geçmeniz yeterli olur. Wall Street'deki etkin Delanolardan bir diğeri de Moreau Delano. Yönetici olduğu şirketler: Brown Brothers & Co(partner), Cuban Cane Products Co, American Bank Note Company. Delano ailesinin Wall Street'de iş yaptıklarını görebiliyoruz bu verilerden. Fakat göze çarpan bir aile üyesi var ki o da FDR'ın "en sevdiğim dayım" dediği Frederic Adrian Delano(1863-1953). Kendisi demiryolu işiyle başlayıp daha sonra Wheeling & Lake Erie Railroad, the Wabash Railroad ve Indianapolis and Louisville Railway gibi şirketlerde başkanlık yapmıştır. Fred, 1914'de ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından Federal Rezerv Sistemi'nin kuruluna atanmıştır. Federal Rezerv Sistemi, 23 Aralık 1913'de kurulan ABD'nin merkez bankasıdır. Şimdi dananın kuyruğunun koptuğu belgelere bakalım. Bu belge henüz FDR'ın kendisinin politik konumunu kullanarak serbest pazarı nasıl manipule ettiğini göstermeyecek, fakat Delano ailesinin kamu kuruluşlarındaki konumu ile Wall Street'deki "bankacılık kardeşiliği" ilintisine dair bir ışık tutacak:


Mektupda, Benjamin Strong(merkez bankacı), gizli tutacağını belirterek Fred'den bir takım gizli belgeleri istiyor. Ve ardından kendisine Denver'da "tesadüfen" uğramasını istiyor. Açıkçası bu belge kendi başına bile hoş olmasa da burada varmak istediğim nokta henüz bu değil.

1923: League of Nations International Committee, başkan
1927: Commission on Regional Planning in New York, başkan

Hatta 1934'de FDR dayısını National Resources Planning Board'a başkan olarak atadı. Bu komisyonun Endüstriyel Komitesinde Isador Lublin (Kore Savaşı öncesi, Sovyetler Birliği'ne endüstriyel teknolojinin transfer edilmesinde belirgin kişi) gibi kişiler vardı. Fakat isimlerde boğulmamıza gerek yok, anlatmak istediğim şey kendisinin politikadaki kariyeri ve Wall Street'deki konumuydu. Sonuçta FDR'ın Delano soyunun 19.yüzyıla uzanan Wall Street'deki aktifliğini görüyoruz.  

Franklin Delano Roosevelt, aynı zamanda Roosevelt soyundan da ABD'deki köklü banker aileleriyle bağlantılı. FDR'ın büyük büyükbabası, James Roosevelt 1784'de Bank of New York'u kurmuştur ve zaten 1786-1791 arası ABD Başkanıydı. 1797'de Roosevelt & Son of New York City kurulmuştur. 17.yüzyıla kadar bu şekilde Roosevelt ailesinin New York'daki bankacılık köklerini görebilmekteyiz. Endüstriyel açıdan bakarsak, James Roosevelt 1740'da, New York'da ilk şeker rafinerisini kurmuştur ve bu Cuban şeker rafinerisi ile bağlantıları 1930'lara kadar devam etmiştir. FDR'ın babasının adı da James Roosevelt ve kendisinin yönetici olarak yer aldığı şirketler şu şekilde: Coal Company of Maryland, Cumberland & Pennsylvania Railroad, New Albany & Chicago Railroad, Susquehanna Railroad Co., Champlain Transportation Co., Lake George Steamboat Co. Çok daha fazlası var ama burada kesiyorum. Dikkat çekici olanı ise, 1871'de demiryollarını satın almak ve geliştirmek için kurulan ilk güvenlik şirketlerin bir tanesi olan Southern Railway Security Şirketi. Bu Southern Railway Security Şirketinin bazı kartelleşme aktiviteleri, sonralarda inceleyeceğimiz National Recovery Act(NRA)'ın tekelleşme prensiplerindeki dahilindeki ticaret işbirlikleri aktiviteleri ile benzerlik gösteriyor.

George Emlen Roosevelt (1887-1963), Franklin and Theodore Roosevelt'in kuzenlerinin yöneticisi olduğu şirketler: Roosevelt & Son, Chemical Bank, Bank for Savings in New York ve Morgan kontrollü Guaranty Trust Company.

Theodore Roosevelt, ABD'nin 26. başkanı bir başka güçlü Roosevelt ailesi üyesi. Politik kariyeri: 1882-1884 Meclis Üyeliği, 1889 U.S. Civil Service Commission üyesi, 1995 Police Commissioner of New York City, 1897 Assistant Secretary of the Navy ve son olarak da 1901'de McKinley'in suikastinden sonra ABD Başkanı olmuştur. Theodore Roosevelt'in, J.P Morgan tarafından desteklenen[7] ve ticaret üzerine kurulmuş olan Progressive Parti'sinin(siyasi parti) bir oturumundaki şu bölüme bakalım:


Burada eyaletler arası şirketlerin işbirliği için ulusal bir düzenleme talep ettiklerini belirtiyorlar. "The corporation is an essential part of modern business." yani "İşbirliği modern iş dünyasının vazgeçilmez bir parçası.". Bu kısım su götürmez bir gerçek sanırım. Ekonomi hakkında bilgiye sahip değilim. Fakat Akıl Oyunlarındaki Adam Smith ve Nash Dengesi sahnesini hatırlatıyor bu bana: "Rekabet durumunda kişisel hırslar ortak çıkarlara hizmet eder." Yeterince mantıklı. Morgan tarafından desteklenen bu partinin, "The concentration of modern business, in some degree, is both inevitable and necessary for national and international business efficiency." yani "Modern iş dünyasının konsantrasyonu, bir dereceye kadar, ulusal ve uluslararası iş verimliliği için hem kaçınılmaz hem de gereklidir." beyanının, Marxist, Karl Marx'ın düşüncelerinden tek farkı belki de Marx'a göre "gerekli"den ziyade sadece "kaçınılmaz" olmasıdır.[8] Fakat FDR'ın sülalesinde benimsenen bu mottonun, iktisatçıların kast ettiği işbirliği tanımından farklılılarını kanıtlarla göreceğiz, zira kendilerinin bu işbirliğindeki kasıtları, kamudaki konumlarıyla bulaştırdıkları kamu işbirlikçiliği olmuştur.

Nicholas Roosevelt (1658-1742): New York State Assembly üyesi
Isaac Roosevelt (1726-1794):  New York Provincial Congress üyesi
Clinton Roosevelt (1804-1898): New York State Assembly üyesi, aynı zamanda sonralarda inceleyeceğimiz ABD'nin içinde bulunduğu ekonomik krize "çözüm" için FDR tarafından sunulan "New Deal" ile benzerlik gösteren ekonomik programın yazarıdır.

Sonuç olarak Franklin Delano Roosevelt'in hem annesinin soyundan(Delano) hem de babasının soyundan(Roosevelt) Wall Street ittifakında ve de bürokrasinin basamaklarında çok fazla bağının olduğunu görüyoruz. Roosevelt soyundaki kişiler tarafından da iş dünyasına müdahale doğrultusunda uygulan politikaların güdüldüğünü gördük. Fakat asıl tez bu politikaların bürokrasi konumlarının, kamu hizmeti örtüsü altında kendilerinin ekonomik çıkarlarını gözettikleri bir araç olduğu yönündedir. Bunu toptan soya mal etmek doğru olmaz. Zira Frederic Adrian Delano'nun bıraktığı yazmalarda[9], son dönemlerinde şirketleri bırakıp daha çok sosyal planlamalar konusunda dikkat çektiğini görüyoruz. Fakat Clinton Roosevelt'dan tutun FDR'a kadar bir "bırakınız yapsınlar" politikasından ziyade, ekseriyetle bu müdahaleleri görüyoruz. Nitekim ikisini de inceleyeceğiz.

"İşin aslı, sizin bildiğiniz ve benim de bildiğim gibi, büyük merkezlerdeki finansal unsurlar Andrew Jackson'un dönemlerinden beri hükümete sahip oldu. Ve bundan Woodrow Wilson'un yönetimini de dışlamıyorum. Ülke Jackson'un, ABD'deki bankalarla savaşının tekerrününü yaşıyor. Sadece çok daha büyük ve daha geniş bir temelde." [10]
Franklin Delano Roosevelt

Andrew Jackson, 7. Amerika Birleşik Devletleri Başkanıdır. Bu kişisel mektup FDR tarafından 1933'de Albay Edward Mandell House'a gönderilmiştir. Albay House'un Bolşevik İhtilali'ndeki pis icraatları da takdire şayandır. FDR'ın buradaki sözleri de krize atıftır aslında. Nitekim doğrudur, fakat kendisinin hem bu finansal unsurları hem de ABD yönetimini temsil ettiğini göreceğiz. Aşağıdaki resimde de FDR'ın ölümünden 10 yıl sonra William Allen White diye bir editör tarafından yapılan gözlem bulunmakta:





Kendisi ABD'nin hem iç hem de dış savaş yaşadığını belirtiyor.  Ulusal organize edilen çoğu endrüstinin hatta belki de tamamının, savaş cephesinin her iki tarafında faaliyet gösteren büyük ulusal örgütlerin, kartellerin, anlaşmaların bir parçası olduğunu belirtiyor White. Gösteriyi, FDR'ın sunduğu ekonomik kalkınma hedefindeki "New Deal" planının değil de Hitler'i bile finanse edebilecek kadar kötü olan, birleşmiş sanayi zenginliklerinin sunduğunu belirtiyor.

Franklin Delano Roosevelt, ABD halkının çok sevdiği başkanlarından. Neredeyse baktığım tüm biyografi eserlerinde kendisinden övgüyle bahsedildiğine rastlıyorum:

"Çok ayrıcalıklı bir zenginlik ve fırsatlarla dolu bir hayatın içinde doğdu, ama
o, Amerikan yoksullarının şampiyonu oldu ve zenginlikten feragat etti. "[11]

Şimdi gerçekten öyle miymiş bir bakalım.

1921 yılının başlarında Franklin D. Roosevelt, Fidelity & Deposit Şirketi'nin (F&D Company of Maryland) başkan vekili ve bu şirketin New York 120 Broadway'deki yöneticisi olmuştur. Fidelity & Deposit şirketini aklınızda tutun, çünkü bir süre onu inceleyeceğiz. Aynı zamanda 120 Broadway adresinin de, FDR ve Wall Street tezinde ne kadar kritik olduğunu yazının en sonlarında inceleyeceğiz. Fidelity & Deposit şirketi bir sigorta şirketi aslında. Bu tarz şirketlerin yaptığı iş "bonding business" olarak geçiyor. Ve bildiğimiz sigortadan biraz farklı. Burada hizmet alan, hizmet veren ve bond(bono) şirketi tarafları bulunmakta. Diyelim bir inşaat yaptırmak istiyorsunuz ve belirtilen şartlarda bir hizmet beklediğinizi gösteren bir borç senedini bu 3 taraf da imzalıyor. İnşaatı gerçekleştiren müteahhit tarafından, belirtilen şartlar sağlanmadığı takdirde, siz bond şirketinden tazminat alıyorsunuz ve her türlü kafanız rahat. Artık bond şirketi hukuksal olarak olayla ilgileniyor ve orası sizi bağlamıyor. Fakat bu teminatı sağlamak için tabi ki de ödediğiniz bir miktar para var. Bu parada hizmet aldığınız şey için ödeyeceğiniz para miktarı arttıkça artıyor. Fidelity & Deposit şirketinin fonksiyonu basitçe bu şekilde açıklanabilir ve F&D, pazardaki "bonding business" dünyasında bulunan birçok şirketten bir tanesi.

Peki neden Fidelity & Deposit'in yönetim kurulu başkanı Van Lear Black, bu önemli konuma acemi Franklin D. Roosevelt'i atadı? FDR'ın biyografisini yazan kişilerden Frank Freidel şöyle diyor: "Van Lear Black'in onu işe alması akıllıca bir iş hareketi miydi ya da sadece şöhret toplamak için mi, bunu belirlemek imkansızdır. Roosevelt'ten hoşlanmayan bazı Wall Street bankerleri 'şirket yılda yirmi beş bin dolar maaşı ona ödeyerek boşa harcadı' diyerek onu suçlayabiliyorlardı."[12] Fakat Van Lear Black'in onu işe almasının tek bir sebebi vardı, o da bonding işinin çoğu zaman politik etkiden bağımsız olmayışıydı. FDR'ın 1921'den 1928'e kadar mektup dosyalarına baktığımızda, hizmetin kalitesi ya da ücretin, nadiren rekabetçi unsurlar olduğunu, fakat asıl rekabetçi unsurun "Kimi tanıyorsunuz?" yani, politik hamlelerin olduğunu görüyoruz. FDR'ın da güçlü yani da buydu ve Van Lear Black bunu çok iyi biliyordu. Farklı biyografi kitaplarında da bunun normalize edilmiş şekilde ele alınmasını görüyoruz. Örneğin kayınpederi FDR olan Curtis Bean Dall tarafından aktarılan biyografisinde şöyle geçiyor : "Çok sayıda arkadaşı ve New York'daki eski siyasi bağlantıları onu bu iş için değerli yapıyordu."[13] Ve başka bir biyografisinde ise: "...Van Lear Black, Roosevelt'e hayrandı ve onu müşteri çeken bir kazanç olarak öngörüyordu."[14] ifadesi geçiyor. Ve kendisinin "öngörülen" bu getirilerinin farkında olan FDR da, nitekim ileride meyvesini veriyor. 

Bond işinin çoğu zaman politik etkiden bağımsız olmasından bahsettim yukarda. Şimdi bunu biraz daha açalım. FDR'ın mektup dosyalarında bulunan gazete küpürlerinde, bond işininin üzerindeki politik etkilerin örneklerine rastlıyoruz. Küpürlerde New York Eyaletinin hükümet memurlarının, kendilerinden "rica edildiği" üzere eyaletteki inşaat işleri için gizli senetler sattıklarını görüyoruz. Albany eyaletindeki başka bir bond şirketi olan O'Connell Brothers & Corning'ın üyesi ve aynı zamanda Albany'de kamu işlerinde görev alan Daniel P. O'Connell, eyalet çapında bir etki yaratma peşinde: (Gösterilecek mektuplar için kaynak[15])




O'Connell'in insanların, özellikle il ve ilçede inşaat yapmak isteyenlerin, onları tercih etmeleri için elinden geleni yapacağını söylüyor. Tabi bunu da (he uses the influence of his position) "konumunun etkilerini kullanarak" yaptığı belirtiliyor. O'Connell ardından eyalet müteahhitlerine ve bürokrasideki "dostlarına" şu yazıyı gönderiyor:




"Bu ofiste, sizlere hizmet etme şansı verirseniz sevinirim.". Görünen o ki, bond işinde bunlar aktüel method olarak benimsenmişti. Nitekim FDR da Fidelity & Deposit Şirketi'nin başındayken aynı methodu takip edecek. Aralık 13, 1921'de, International Association of Machinists hazinedarı E. C. Davison FDR'a şöyle yazar:





"Şu an bond işimizin büyük kısmını, büyük ölçüde, bu kuruluş ile olan bağlantınız sebebiyle şirketinizle yapıyoruz." Ocak 26, 1922'de International Molder's Union of North America Başkanı Joseph F. Valentine, FDR'ın Deniz Kuvvetleri Yardımcı Sekreterliği yaparken bu sendikaya yaptığı katkılardan dolayı minnettar olmalı:





"Halihazırdaki kontratlar biter bitmez, verebileceğimiz tüm işleri F&D şirketine vermeyi istiyorum. Şirketinize işimizi halletme fırsatını size vermek, benim için kişisel bir zevk olacak." Üstelik millet birbirine yaranma politikası de yine FDR'a yarıyor. Örneğin International Association of Boilermakers başkanı, Berres of the Metal Trades Department sekreterine şöyle yazıyor:





"Sayın Roosevelt'e hizmet edebilmek için elimden gelen her şeyi yapacağımdan emin olabilirsiniz, ve bugün Roosevelt'e yazıyorum." FDR,  belki de potansiyelde kullanabileceği maksimum politik yardımları, bu şartlar altında pekala değerlendirebilmişti. Van Lear Black'in(F&D'nin yönetim kurulu başkanı), FDR'ı "müşteri çeken bir kazanç" olarak "öngörmesi", yazı turadan daha fazlasıydı. FDR, bond işinde dönemin aktüel ve yaygın methodunun kullanırken belki de bunun kendi eylemlerini meşrulaştırdığını düşünüyordu. Zira şu mektupda hiç lafı uzatmıyor:


Franklin D. Roosevelt to Congressman J. A. Maher, March 2, 1922

"Eski arkadaşlığımızın avantajını kullanarak Brooklyn'de bulunan güçlerden seneti(bonding) alabilmek için bana yardım edip edemeyeceğinizi soracağım. Hükümet çalışmaları ile bağlantıya ihtiyaç duyulan çok fazla senet ve ayrıca her devlet memurunun vermesi gereken kişisel bond kontratları var. Umarım eski dostlarım beni hatırlamak için isteklidirler. Ne yazık ki, şuanda bu konuyu onlara açamıyorum, ama sonuçta benim arkadaşlarım, aynı zamanda sizin de arkadaşlarınız ve eğer zamanınız varsa bunu benim için yapabileceğinizi düşünüyordum. Bana gerçekten yardımınız dokunabilir. Sizi temin ederim ki, bu iyiliğiniz unutulmayacak."


Yine aynı şekilde, karşılıklı yardımlar devam ediyor:

September 23, 1925 from John Griffin, the New York office contract divisor


New York devlet daireleri ve sigorta komisyonculuğu(Fidelity & Deposit şirketinin işi)işindeki komplex bağlantılar tartışılıyor burada. Mektubu gönderen New York Devlet Dairesindeki sigorta kontratlarının dağıtımını yapan Griffin, Demokratik parti yönetimindeki radikal değişimden sonra, sigorta komisyonculuğu(Fidelity & Deposit şirketinin işi)işinde de bir değişim olacağını söylüyor. Ardından da Charlie Murphy'e iletilmesini istediği küçük isteğini "word into his ear through you" diyerek FDR'dan istiyor. Ve sonra da sigorta kontratlarındaki dağıtımların buna iyiliğe karşılık şekilleneceğini belirtiyor. Anlaşılan o ki "..sadece kişisel arkadaşlık yeterli olmayacak.". Chicago ve New York'da sigorta işi üzerindeki bu denli politik etkilerin ardından da Washington'da, Federal Hükümet Alanlarında da aynı etki görülmüştür. F. A. Bach, F&D'nin vekil başkanı, gerçekleşecek olan büyük projedeki büyük kazancı elde edecek olan "şanslı" sigorta şirketi olabilmek için FDR'ın konumunu kullanmasını istiyor:


May 5, 1926 F&D second vice president F. A. Bach in Baltimore


"Gaziler Bürosu'nun diğer projeleri arasında, bu baharki projesinin $11/4(11 milyon artı çeyrek milyon dolar), getirisi olacak. Ve proje North Port, Long Island'da olsa dahi, Massachusetts temsilcisi Rogers'i tanıyor olmanın etkisiyle bu işten bir parça alabileceğimizi gizlice umut ediyorum." 

Benzer olarak FDR'dan başka bir mektup:




"Donanma Departmanındaki eski arkadaşlarımdan birinden aldığım mektupdaki, şirketinize verilen bir ödülle ilgili bir referans, donanmada Yardımcı Sekreterlik yaptığım dönemdeki çok hoş ilişkilerimizi aklıma getirdi. Ve,    şirketimin zaman zaman hükümete vermekle yükümlü olduğunuz sözleşme senetlerini yazmasına izin vermek ister misiniz diye merak ettim."

eheh. Bu adama selam versek borçlu çıkarız herhalde. Buralarda dönen "işbirliklerinde", tarafların birbirlerinin "iyilik" kredilerinin kayıtlarını çok iyi muhafaza ettikleri aşikar. FDR'in sağ kolu, kendisi de F&D ofisinde olan Louis Howe'dan, Homer Ferguson'a kendilerini tercih ettikleri için teşekkür ediyor:




"Bu işi yapmanızda, şirketin Bay Roosevelt'in şirketi olması gerçeği sizi ufacık da olsa etkilediyse, bu konuda birkaç bir şey yazarsanız bu Bay Roosevelt'i çok sevindirir."

Evet, bir de "bana harikasın de!" dedirtiyor herif. FDR'in böyle bir mektupdan başka bir çıkarı olacaktır büyük ihtimalle. Ama sonuçta FDR bond işinde pazarın taleplerinde kişilere ve kurumlara kendilerini tercih etmeleri rekabet alanının dışında olan farklı sebepleri vermiştir.
 Fakat bu bir kenara, hizmetlerin tercihinde tanışıklıkların ve referansların etkili olmayacağını düşünmek saflık olur. Üstelik bunun tamamen yanlış olduğunu söylemek de yanlış olur. Bu hizmetleri ve ürünleri referansa göre satın almak ile vasıflı olup olmadığı henüz belli olmayan bir insanın referansa göre bir konuma oturtulması aynı şeydir. Rekabetçi bir markette bu ürünleri satın alırkenki tercihimde metod olarak birisinin referansını kullanıyorsam, yani o ürüne torpil yapıyorsam, o halde bu marketin rekabet alanı nedir? Örneğin söz konusu senet işinin muhasebesini yapalım. Pazar alanına girdiğim andan itibaren bir senet şirketini tercih etmem için kriterlerim neler? Akla ilk gelen basitçe ücret ve geçmiş performansları olurdu. Zira kompleks faktörleri barındıran bir iş değil, ayrıca eğer geçmiş performansları hakkında bilgi alabileceğim bir referansım varsa da sormamam aptallık olur. Fakat asıl soru referansımın, bu durumda o kişinin, bana bunu önermesindeki tecrübeleri neye dayanıyor? Kendi geçmiş tecrübelerindeki memnuniyeti mi? Yoksa tercih etmemi söylediği şirket ile arasındaki ortak çıkarları mı? Zira FDR bu durumda kesinlikle ikinci gruba giriyor. Varsayalım ki, tamamen şahısların çıkarları üzerine kurulu referans metoduyla bu şirketi tercih ettim. Ve benim gibi davranan birkaç kişi daha oldu. Hepimiz de bunu yaparken normalize ediyoruz. O halde para kazanamayan diğer şirketler neden artık para kazandırmayan müşteri memnuniyeti ve uygun fiyat üzerinden iddialı olmaya çalışsınlar ki. Bu salaklık olurdu. Muhtemelen bu durumda mantıklı olan hareket, değişen rekabet alanın yeni kriterlerine ivedilikle ayak uydurmak olurdu. Yani bu şartlar altında, "Kimi tanıyorsunuz?" politikasını benimsemek. Fakat bu durumda artık hizmetlerin iyi olup olmadığına bakılmadığı için, insanların, işlerinde daha iyi olmak için bir sebebi kalmıyor. Burada bariz bir ticaret var. Bu ticarette herkes normal olarak kendi çıkarını gözetiyor. Bakıldığında, ikili çıkarların gözetildiği torpil ile işler halledildiğinde bu ticarette daha kârlı olanın tercih edildiği sanılıyor. Ama nihayetinde, pazardaki hizmet/ürün kalitesinin düşmesiyle, pozisyonlardaki vasıflı insan sayısının azalmasıyla kendi çıkarımıza göre hareket etmiş olmuyoruz. Hatta en baştaki ikili çıkarların durumu söz konusuyken, bunun sonucunda daha çok para kazanmak ve daha çok mutlu olmak arzusundaydık. Ama bu paranın karşılığını alabilmek için her zaman piyasada kaliteli birşeylerin kalmış olmasına ihtiyacımız var, çünkü en nihayetinde mutlu olmak istiyoruz. Ne tesadüfse artık, çok paramız da olsa kaliteli olanı satın alamıyoruz. Zira geçen gün de başka bir sebepten dolayı onu tercih etmemiştik ve onu satan adam da sandı ki, artık bunun modası geçti. Belki bu düşünce çok ütopik gelebilir. Fakat üzgünüm, şuanda toplumumuzda görülen birçok sorunun kaynağında bu yatıyor. Çünkü vasıfsız insan istihdamı ve bunun normalize edilmesi toplumsal sözleşmemizi zedeliyor. Görünen el ile Görünmez Ele müdahale ediyoruz. Az önce bahsettiğim ticaret, aslında sadece Adam Smith'in Görünmez El teorisidir. Görünmez El şöyle der: "Kişisel mutluluklar için yapılan kararlar topluma planlanmamış sosyal fayda sağlar." Mesela, sabah evden çıktınız ve canınız sıcak bir simit çekti. Karnınız doydu ve bu sizi mutlu etti, dağıtıcı para kazandı ve bu dağıtıcıyı da mutlu etti. Ardından üreticiyi de mutlu etti, çünkü üretimden para kazandı.

"İnsanın hemen her zaman kendi hemcinslerinin yardımına ihtiyacı vardır ve bu yardımı sadece onların cömertliğine bağlı olarak beklerse, eli boş kalır. Kendine yarar sağlayacak bir biçimde onların bencilliğine seslenirse ve kendisinin onlardan istediğini yerine getirmenin onların da çıkarına olduğunu gösterebilirse, başarılı olma şansı yüksek olacaktır. Bir başkası ile alış-veriş yapmak isteyen her kimse böyle davranmak durumundadır. Tüm bu önerilerin anlamı, benim istediğimi bana ver, buna karşılık sen de bendeki istediğine kavuş, biçimindedir; ihtiyaç duyduğumuz yardımların büyük bir kısmına böylece kavuşmuş oluruz. Yemeğimizi kasabın, biracının ya da fırıncının yardımseverliğinden dolayı değil, onların kendi çıkarlarını gözetmeleri nedeniyle elde ederiz. Onların insancıllıklarına değil, bencilliklerine sesleniriz ve hiçbir zaman kendi ihtiyaçlarımızdan değil, onların kazançlarından söz ederiz. Her birey sürekli olarak sahip olduğu sermayeyi en yararlı biçimde kullanmanın yollarını arar. Göz önüne aldığı bu yarar, toplumun değil onun kendi yararıdır. Ancak bireyin kendi yararını gözetmesi, zorunlu olarak toplum için en iyi kullanımı tercih etmesine yol açar. Kendi çıkarını amaçlayan bireyi görünmez bir el, hiç amaçlamadığı bir sonuca yönlendirir. Birey kendi çıkarı peşinde olmak suretiyle, hiç amaçlamadığı halde toplumun çıkarını da, gerçekten toplumun çıkarı peşinde olsaydı arttıracağından daha fazla, arttırır."[16]

Güncel siyasetten ne anlarım ne de hoşlanırım. Fakat tıpkı FDR'in yaptığı politik hamleler gibi mevcut iktidarın da tıpkı bunun gibi her yere torpil ile insan yerleştirdiğini biliyoruz.  Açıkçası biliyor muyuz, onu da bile bilmiyorum. O yüzden sevmiyorum ya siyaseti. Bunu eleştirmekten geri durmayacağım, fakat eleştirmek istediğim kişi bana bunu normalize etmeye çalışan kişilerdir. En çok onlara kızgınım. Sağda solda sosyal faydaları için torpili eleştirip de iş kendine geldiği zaman bu kadar özverili davranamayanlara kızgınım. Pardon, özveri mi dedim? Özveri falan değil bu, akıllı ticaretin hangisi olduğu zaten ortada. Ama hele hele o "artık oyunun kuralları bu, ona göre oynayacaksınız" diyen matematik öğretmenime kızgınım. En pis solcuydu da kendisi, fakat torpilciliği hep sağın hareketi sanırdı. "Yeri geldiğince bunu sen de yapacaksın!" derdi. Neden peki? "Çünkü onlar yaptı. Herkes yapıyor. Sen de yapmalısın, yoksa aç kalırsın.". Görünmez El'e müdahale eden, hepimizin gördüğü ama kimsenin de sesini çıkarmadığı işte bu görünen eldir. He bide, iki şey daha var:

1) "Şeytan sizi fakirlikle korkutur ..." -Bakara, 268
2) “Kim inanıp güvenerek iyi işler yaparsa, ne haksızlıktan ne de hakkının yenmesinden korkar.” -Taha, 112

Tamam, uzatmaya gerek yok sanırım. Nerede kalmıştık en son? Birkaç mektup daha var göstermek istediğim. Bahsettiğim normalize etmenin 1920 yılı politik dönemindeki şu dejenerasyonlarını görmek mümkün:


July 11, 1928 to first vice president George L. Radcliffe


FDR'dan George L. Radcliffe gönderilen mektupta John J. Raskob'un Democratic National Committee başkanı olmasından bahsediliyor. Raskob'u da daha sık duyacağız ileride. Kendisi Du Pont ve General Motors'un başkan vekili. New York Valisi Smith'in, "Demokratik Parti'yi ülkenin ticari çıkarları doğrultusuna getirebilecek bir organizator" istediğini söylüyor. Devamında da Raskob hakkında düşüncelerini ve endişelerini söylüyor FDR. Zaten ileride, Raskob'un ve birçok Wall Street bankerinin Demokratik Parti'yi bağış manyağı yaptığını göreceğiz ve ticaret için verilen tavizleri de: New Deal ve National Recovery Administration (NRA)[17]  

Diğer bir taraftan, bu suistimali durdurmak isteyenler de olmuştur. Bunun için de Mimar Sullivan W. Jones, senetler için devlet şartını kaldırmayı istemiştir.. New York Valisi Smith, buna ilk seferde, sıcak bakmıştır. Bu durumda FDR'a, R.H. Towner'den bir yazı gelmesine sebep oluyor: "Vali Smith yoldan çıktı, onu birilerinin yola sokması lazım.". FDR da cevap mektubunda : "Gelecek birkaç hafta içinde valiyi görmeyi umuyorum ve daha sonra Jones'un planı hakkında onunla öğüt verir gibi konuşacağım."[18] 

Senet işi, politik etkilerin yaygın olduğu bir işti ve dolayısıyla FDR soyu ve Donanmada yardımcı sekreterlik yaparken sahip olduğu politik çevresiyle bu iş için biçilmiş kaftandı.  1921-1928 yılları arasında F&D'de çalışmıştır ve F&D 1923 yılının ocak ayından itibaren 1924 ocağına kadar, 3 milyon dolar hasılat gösterdi.  Aşağıda, şirketin yöneticilerine FDR tarafından gönderilen mektubu göreceksiniz:




Mektupda FDR tarafından verilen rapora göre F&D şirketinin pazarda nasıl güçlendiğini, kazancını arttırdığını ve buna karşılık listedeki diğer şirketlerin de ekseriyetle düşüş yaşadığını görüyoruz. Sonuçta, 120 Broadway adresindeki Fidelity & Deposit şirketi ve çevresinde dönen bu politikalar sosyalist toplumun mikrokozmosuydu. Nitekim kendisi bürokrasi de yükseldikçe, benimsenilen bu politikanın eylemleri ve bu eylemlerin sonuçları da daha büyük olmuştur.


Franklin D. Roosevelt içinde Almanya ve ABD arasındaki ekonomik bağlantıları da taşıyan birçok kurum ve sendikaya hatta özellikle 1923 yılında Almanya'da gerçekleşen hiperenflasyondan kâr etmeyi gerçekleştirecek kadar ileri giden bir tanesine üyeydi. Örneğin, 1922'de başkanlığını yaptığı United European Investors, 1927'de organizatorlerinden olduğu International Germanic Trust Şirketi ve Federal International Investment Trust bunların arasındadır. En spekülatif olanı belki de United European Investors denebilir. Zira bu kuruluş 1922-23 yılları arasında Almanya'da gerçekleşen hiperenflasyonda, ABD'de yatırılan Alman Markı'nı, sonradan Almanya'da sefil halktan mülk satın alarak değerlendirmiştir. Buna gelmeden önce Almanya hiperenflasyonun koşullarına bir bakalım.

"Enflasyonun en moral bozucu unsurlarından biri de yapılan yağmalar idi. Eline dolar ya da sterlini geçiren biri, Almanya'da kraldı. Birkaç Amerikan Doları, insanı milyoner yapmaya yetiyordu. Yabancılar ülkeye akın ederek aile hazinelerini, mülkleri, mücevherleri ve sanat eserlerini inanılmaz düşük fiyatlarla satın aldı." [19]

İngiliz ekonomist Lionel Robbins de bu hiperenflasyonu şöyle tanımlıyor: "Tarihte, kendi türünün en devasa şeyiydi, ve muhtelemen ikincisi de  1. Dünya Savaşı. Jenerasyonumuzun birçok politik ve ekonomik sıkıntısından sebebi, o olmalı. Alman halkının zenginliğini yok etti, arkasında ahlaki ve ekonomik dengesizlik bıraktı ve takip eden felaketler için bir ortam hazırladı. Hitler, enflasyonun besleyip büyüttüğü çocuğudur... "[20] Versay Antlaşmasını duymuşsunuzdur. Almanlar'ın 1.Dünya Savaşı'nı kaybetmesinden sonra, zaten savaştan çıkmış olmanın finansal zayıflığının ardından, Versay Antlaşmasının sert şartları da Almanya'ya bir darbe daha olmuştur. ABD, İngiltere ve diğer müttefik devletler yenilen Almanya’ya toprak, ordu ve ekonomik olarak ezici şartlar dayatmıştır. Bir devlete ödetilen savaş tazminatları, tıpkı gelir gider dengesindeki ithalatlara benzer. Tazminatın dengelenmesi ya vergilendirme ya da bütçenin açık vermesi ile mümkündür. Eğer bütçe açığı ile dengeleniyorsa, enflasyon kaçınılmazdır. Nitekim Almanya için de sonuç böyle olmuştur. Bunun yanısıra Almanya, müttefikler tarafından da özel mülkiyete verilen tüm zararlar için tazminat ödemek zorunda bırakıldı ve Alman topraklarındaki müttefik birliklerinin tüm masraflarını ödemek zorundaydı. Almanya 100 milyon Alman altın markı ödemeye teslim oldu. Sözgelimi savaş tazminatlarının aranjmanları "tesadüfen" parasal ve sosyal kaos ortamı yaratmıştı. 1923 Aranjman Komitesi ABD üyelerinde Tuğgeneral Charles G. Dawes ve Owen D. Young (General Electric Company) bulunuyordu ve 1928 Young Planı, Uzmanlar Kurulunun ABD tarafında Owen D. Young, J.P. Morgan, Thomas N. Perkins ve Thomas W. Lamont vardı.[21] Dawes ve Young Planları, bu tazminatlar için oluşturulan yapılan planlamalardır. General Electric Şirketi ve bu kuruldaki diğer isimler Bolşevik İhtilali'nde Sovyetler Birliğinin finanse edilmesinde de çok etkin roller oynamışlardır.[22] Aşağıdaki telgrafta Owen D. Young'in, bu kurulda olmasının talebinin tavissiz olduğunu gözlemliyoruz:





[23]

Kurulda Dawes'e ilave olarak, 2 tane daha Amerikalı'nın komisyon tarafından davet edilmesi gerektiği söyleniyor. Ve onların da(Almanya) rızası olmadan bir Amerikalı'ya davetiye gönderilmeyeceği söyleniyor. Asıl can alıcı nokta ise hemen devamında: "İşin aslı, bu diğer kişilerin(ilave olarak çağrılanlar) hiçbiri devlet tarafından atanmayacak, fakat Tazminat Komitesinin davetiyesi üzerine katılacaklar. Bu bağlantı girişiminde, Owen Young isminin önerisi ciddiyetle dikkate alınmalıdır." Bu toplantıda Young'un orada olması, çok ciddi bir şekilde isteniyor. Nitekim toplantıda "Amerikan Uzmanlarının" yanında "önerilerde" bulunmak için yerini alıyor. Owen Young, Morganların şirketleri olan General Electric'in başkanlığını yapmıştır ve sonuçta, Georgetown Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü olan Carrol Quigley'in de söylediği gibi, Young'ın arkasındaki kişi Morgan ailesinden başkası değildi.[24] Aşağıdaki küpürde de zaten J.P. Morgan'ın da bu tazminat uzmanları komitesinde yer aldığını gözlemleyebiliriz:


[25]


General Electric-Morgan faktörleri Kızıl Devrim'de etkili olduğu gibi, inceleyeceğimiz üzere FDR'ın "New Deal" ekonomik planında da etkili olmuştur. Dolayısıyla bu faktörler, 2. Dünya Savaşı'nın başlıca nedenlerinden biri olarak görülen bir temanın müzakerecileriydi ve aynı finansörlerin yanı sıra Franklin Delano Roosevelt'in de kâr edeceği bir plan.

Tazminat toplantılarında, Almanya tarafında ise Hjalmar Schacht, A. Voegler, C. Melchior ve L. Kastl gibi isimler var. Tazminat müzakerelerinin Alman tarafındaki iş adamları da, Almanya'da nasyonal sosyalizmin yükselmesinde işbirliği yapmışlardır. George W. F. Hallgarten adındaki bir tarihçinin "Adolf Hitler and German Heavy Industry" adlı makalesinden, şu alıntıya dikkatinizi çekerim: "Kasım 1918'de Reich'in en önde gelen işadamlarından oluşan bir grup, Stinnes, Albert Voegler (Gelsenkirchen Mining Co., Ltd. yöneticisi), Carl Friedrich von Siemens, Felix Deutsche (German General Electric), Mankiewitz of the Deutsche Bankasının yöneticisi, Salomonsohn'un yöneticisi, Hitler'in habercisi hareketini finanse ettiler, Alman nasyonal sosyalist devletinin kurulmasını talep eden kişi, Dr. Eduard Stadtler'ı." Evet, çok fazla isim var biliyorum. Fakat buradaki kişilerin hiçbir önemi yok. Çünkü tarihte yükselen bu adamların isimleri, bunlar olmasaydı, yine de her zaman orada bir isim olacaktı. Fakat bu yazıda her zaman, altını hususiyetle çizeceğim şeyler fikirler, onların sevmediğimiz tezlerine "karşın" üretildiğini sandığımız ve bizlere kakalanmaya çalışan antitezler olacak. Zira her zaman, bu fikirlerin eskimesine izin vermeyen kolektivist fanatikler ve bu fanatiklerin meyvesini alanlar olacak. "make society work for the few.". Azınlık için çalışan çoğunluk fikrini onu reddettiğini savunduğunu sanarken benimseyecek insanlar. Önce gözüyle gördüğü şeyi gönlüyle reddedicek. Ona kanıtlar sunduğunuzda bile tüm bu olup bitenlere "komplo teorileri" deyip geçecek. Sonra soracaksınız, 1. Dünya Savaşı neden başlamıştır diye. Görünen sebebi Avusturya-Macaristan veliahtının Saraybosna'da öldürülmesi diyecek ve ardından sömürgecilik yarışı, bilmiyorum işte, aklında liseden ne kaldıysa. Belki size kanıt olarak herkesin bunlarda hemfikir olmasını sunabilir, ya da belki birkaç tarih kitabı gösterir. En iyi ihtimalde bile, nihayetinde aramızdaki tek fark kendileriyle mutabık olduklarımızın sayısı olacaktır.  

Her neyse, uygulanan bu tazminat planları sonucunda Almanya hiperenflasyona sürüklenmiştir. Peki FDR bu hiperenflasyondan nasıl kâr etmeye çalışmıştır? United European Investors, Ltd., William Schall, Franklin D. Roosevelt, A. R. Roberts, Charles L. Gould, Harvey Fisk & Sons gibi kişi ve şirketlerin ortaklığındaydı. Ve en çok kişisel hisseye FDR($10,000) sahipti. U.E.I(United European Investors) işbirliğinin çılgın tüzüğünde Kanada ve diğer ülkeler arasında ticaret ve ticareti teşviğe dair birtakım ayrıcalıklar bulunmaktaydı. Mülkiyet hakkını kazanmak için, sigortalamak ya da tahvil etmek, satın alma ile ilgili her türlü işlevi üstlenmek fonksiyonlarına sahipti. İşin gerçeği, tüzüğe bakıldığı zaman yapamayacağı herhangi bir şey bulmak zordu.[26] Aşağıda, bir Kanada gazetesinden aldığım 14 Eylül 1922 tarihli küpüre bakalım:



[27]

"Amerika'da tutulan Alman markları, güzel gelir sağlayabilir." Altı yüz milyon Alman markı, U.E.I'deki hisseler ile dağıtılarak somut olarak yatırım yapılmıştır. "Tüzüğün şartlarına göre, yeni şirketin amacı 'Kanada ve diğer ülkeler arasında ticaret ve ticareti teşvik' yapmaktır". "Şirketin amacına dair spesifik bir açıklama yok. Roosevelt tarafından dün yapılan açıklamaya göre, amaç U.S ve Kanada'da tutulan milyarlarca Alman markının, Almanya'da en güvenilir şekilde yatırımının yapılmasıdır. Fakat genel güçleri daha ileri bile gidebilir. Menkul ya da gayrimenkul her mülkün her türlü edinim hakkı ve her çeşitten ticaret yapabilecek kadar yetkilendirilmiştir." Bu şekilde yetkilerinden bahsedilmeye devam ediliyor. Dediğim gibi, tüzüğüne bakıldığında yapamayacağı bir şey yok. Aşağıdaki küpürde de, bu hiperenflasyondan deli gibi kâr etmek isteyen bu şirket için benzer tanımları görüyoruz:


[28]

"to invest these marks in actual values in Germany....in real estate, mortagages, securities and participation in industrial and commercial enterprises.". Markı elde tutmak zaten çok tehlikeli. Bu durumda yatırımlar elde tutulur şeyler üzerine yapılıyor. Mülkler, senetler ve hisse alımlarıyla. İşin içinde Alman bankerleri de var. Zaten hiperenflasyon 3 gruba yaramıştır: Birkaç Alman bankeri, planın yaratıcıları olan bankerler ve Hitler'e. Nitekim Young Planı, en çok Hitler'in işine gelmiştir. Wall Street bankerleri bir taşla iki kuş vurmuştur. Sutton, "Wall Street & the Rise of Hilter" kitabında bu tezi ve devamında finanse edilişini anlatır. Fakat bu makalede bunu incelemeyeceğiz. Aşağıdaki küpürde aslında hep bahsettiğim isimler var:



[29]

U.E.I'nin yatırımları, başında 120 Broadwaydaki Amsinck & Company'nin partnerlerinden Senatör August Lattman olan, Hamburg'daki Alman danışma kurulunda gerçekleştirildi. Yine, kurulda Almanya'nın şansölyeliğini yapmış ve HAPAG'in yöneticisi olan Wilhelm Cuno vardı. ABD Merkez Bankası üyesi Paul Warburg'un kardeşi Max Warburg'da kuruldaydı.[30] Amsinck & Company, American International Corporation(AIC) tarafından satın alınan bir şirkettir ve AIC Rockerfeller işbirliğidir:



[31]

[32]

Ve emin olun buradaki bağlantılar bak bak bitmez. Bunun yanı sıra Wilhelm Cuno'ya bir göz atalım.  Almanya'da şansölye ünvanına sahip kişi hem hükümet başkanı hem de bakanları seçme yetkisine sahip olan kişidir. Protokolde devlet başkanı ve parlamentodan sonra gelir ama yetkilerini göz önüne aldığımız da hükümet politikasını çizmekte önemli pay sahibidir. Wilhelm Cuno, 1922 ortasından, 1923'ün ağustosuna kadar şansölyelik yapmıştır. 1917'de de Hamburg-America Line(HAPAG)'ın yöneticisi seçilmiştir ve 1918'de HAPAG'ın başkanı Ballin intihar edince, başkanlığını devralmıştır. Alman markı zaten hızla bir düşüş yaşarken U.E.I'nin içindeki Cuno ve FDR'ın yatırımlar ve eylemlerinin, bu düşüşü ivmelendirmesinin istatistiklerini, Antony Sutton şöyle paylaşmıştır:



[33]

Enflasyon, U.E.I'nin kurulduğu aydan sonra, Alman danışma kurulunun üyeleri Franklin D. Roosevelt ve John von Berenberg Gossler'in U.E.I'deki yatırımları ile hız kazanmıştır. Aynı şekilde tam Şansölye Wilhelm Cuno'nun görevden alınması ve ardından HAPAG'ın başkanlığa döndüğü tarihten itibaren düşüş ivmesi kontrolden çıkmıştır. Her ne kadar yatırımların etkisi olsa da, Sutton'un tezinde sadece bu veriler eşliğinde, mark'ın düşüş sebebini bu şekilde yorumlamayı yeterli bulamadım. Fakat gördüğümüz şeylerden kesin olarak çıkarabileceğimiz bir şey varsa da o, bu hiperenflasyona öncülük edenlerin gerçekte kimler olduğu ve bundan da kimlerin kâr elde ettiğidir. Birtakım Alman ya da Amerikan bankerlerin yanında Hitler de nasibini alırken olan yine halka olmuştur. Örneğin, 19 Kasım 1923'de 1 Amerikan doları 4.2 trilyon Alman markına eşitlenmiştir. Şöyle düşünün: İnsanlar mark daha da düşmeden birşeyler alabilmek için para yüklü el arabalarıyla markete koşuyorlar.




Orta sınıf halk, paranın değerini yükseltmek için mülklerini satıyor:


[34]

Dükkanın penceresinde, "Yabancılara Satış Yoktur!" asılı:




Karikatürde, para havuzunun içinden doğru çocuğunu kaldıran bir adam. Yukarıda "Ekmek! Ekmek!" yazılı:




Böylesi bir durumda, ne kadar zenginseniz o kadar şanslısınız. İnsanların maaşları da kura göre yükselse bile ertesi gün yine ekmeğin fiyatı, önceki gün çektiği maaşından daha fazla oluyordu. Halk sefillik çekerken Wall Street bankerleri, zenginliklerine zenginlik katmış oldular.


1921 yılında, Franklin D. Roosevelt, Owen D. Young, S. Bertron (Bertron Griscom) kişilerinin öncülük ettiği American Investigation Corporation kuruldu. Ve sonrasında Roosevelt CAMCO'nun(Consolidated Automatic Merchandising Corporation) başkanı olarak bilahare New York eyalet valilik seçimleri için bundan istifa etti. Şimdi American Investigation Corporation'un eylemlerine bir göz atalım.


Alman bilim adamları ve mühendisleri, yolcu ve yük taşımacılığında zeplin kullanımında erken bir başlangıç yapmıştır. 1910 öncelerinde yolcu seferlerine başlamışlardır hatta. Fakat dünya savaşı sonrası Tazminat Komisyonu tarafından Almanya'nın, zeplin üretmesi yasaklanmıştır, ardından da zeplinlerin patentlerine ABD tarafından, Düşmanla Ticaret Kanunu(Trading with the Enemy Act of 1917) altında el koyulmuştur. Almanya sınırları içerisinde kalan bu başarılı çalışma ve geliştirmeler paraya dönüştürebileceği neticesinde bilhassa şunlar tarafından gözlenmiştir: S.R. Bertron(Bertron), Griscom & Co, Owen D. Young(General Electric). Ki Young'un da zaten Tazminat Komisyonu'nda yer aldığını hatırlarsak bu pek şaşırtıcı değil. 10 Ocak 1921'de FDR, Fidelity & Deposit Şirketi'nden ayrılmadan önce Bertron'dan şu mektupu alıyor:



[35]


"Havayolu taşımacılığı ile ilgili sorularla ilgilenmeye başlayan önemli küçük bir grubun temsilcisi olarak geçen hafta Washington'da ordu yetkilileriyle uzun bir konferans yaptım. Bana Donanmanın Genel Sekreter Yardımcısı ve konuyla aşina olan siz önerildiniz. Sizinle bu konuda hakkında görüşmeyi çok isterim..." Nitekim Down Town Association'da buluştular. Aynı şekilde Owen D. Young, S.R. Bertron ve Fred S. Hardesty arasında bir toplantı olduğunu kayıtlardan biliyoruz.[36] Bu işi yapabilmeleri için patentlere ihtiyaçları var ve Hardesty'de toplantıda bu bağlantıyı temsil ediyor. Zira kendisinin, ele geçirilen patentlerin tutulduğu Washington'daki Alien Property Custodian ile bağlantısı var. Franklin D. Roosevelt de bu süreçte American Investigation Corporation için kontak kuruyor:


FDR to Colonel Robert R. McCormick, of the Chicago newspaper empire


April 21, 1921 FDR wrote to Frank Peabody[37]



"...bu gerçekten çok farklı bir şey ve size söyleyebileceğim tek şey, burada birçoğumuz varız, General Electric Company'nin Young'u, Bertron Griscom & Co.'nun Bertron'u...Bütün bunlar Amerika Birleşik Devletleri'nde ticari zeplin hatlarının kurulmasıyla ilgilidir."

"...Pazartesi akşamı saat 7: 30'da, Bay Bertron, Bay Snowden Fahnestock ve diğer birkaç kişiyle Union Club'da yemek yiyebilme ihtimaliniz var mı? Bertron, diğer taraftan daha yeni geri döndü ve Almanya'da başarılı olduğu kanıtlanan bu ticari zeplinler ile ilgili çok ilginç verilere sahip."

Ve bunun gibi daha birçok mektup. Sonucunda ise elde edilen bağışçılar şu şekilde:





Bu girişimin finansmanı konusunda yanlış bir şey olmadığı için herhangi bir eleştiri yapmak doğru olmaz. Fakat asıl sorun Alman patentleri ve izinlere erişimdeki hamlelerdir. Nitekim bu noktada FDR'ın yardımı dokunacaktır. Schuette-Lanz zeplin patentleri Almanlara ait, fakat ABD hükümetinin kontrolünde. Ve ABD kanunlarına göre ele geçirilen yabancı malı açık arttırma ile satın alınabilir. 26 Mayıs 1922 AIC(American Investigation Corporation) Başkanı raporunda AIC'ın "Schuette-Lanz patentlerinin sahibi" yazıyor. Devamında da 24 tane patent sıralı. Rapor devam ediyor "ABD'de 7 patent, Alien Property Custodian tarafından iade edilmek üzere. Tahsis belgeleri aracılığıyla tüm yeni ABD patentleri doğrudan AIC'ın kontrolündedir."[38] Peki o zaman AIC bu patentleri nasıl elde etti? Çünkü açık arttırmalara dair hiçbir kayıt yok. AIC şöyle rapor etmiştir:



"AIC'in payları Franklin Roosevelt, Bay Howe, Blackwood Brothers ve Bay J. Pickens Neagle'ın(Donanma Avukatı) sözleşmeleri ve tahsisleri işbirliği ile korunmaktadır. "
Bu sadece U.S. Donanma Departmanı'nın, özel bir sendika(AIC) çıkarlarına göre hareket ettiği şüphesini ortaya çıkarır. Nitekim çok da uzatmıcam, Alien Property Custodian ve Alman patent sahibi Johann Schuette arasında imzalanan belgenin içeriği:


[39]


Patentler, Alien Property Custodian tarafından "rekabetçi tekliflerden uzak", "nominal bir ücret ile" ve "Schuette'ye doğrudan ya da dolaylı çıkar sağlanarak", American Investigation Corporation'a satılmıştır. Ve tüm bunların hepsi de Düşmanla Ticaret Kanunu'na(Trading with the Enemy Act of 1917) aykırıdır. Sonuçta AIC,  Franklin D. Roosevelt'in şahsi müdahalesi ile, ele geçirilmiş patentleri nominal bir fiyattan elde etmiş oldu. Kanun gereğince, bu tür ele geçirilmiş patentlerin, eski Alman sahibinin lehine değil, fakat kamu ihalelerinde açık arttırma ile satılması gerekirdi. Yine AIC, FDR sayesinde, Donanma Departmanı'ndan 1 milyon dolar değerinde donanma tesislerinin ve resmi bilgilerin elde edilmesini sağladı.


Şuana kadar bu bölümde Franklin D. Roosevelt'in, New York Valisi olmasıyla son bulan Wall Street'deki 7 yıllık kariyerini gördük. Fidelity & Deposit Şirketi'nde çalışırken kullandığı politik etkiyi ve yine United European Investors ve International Germanic Trust yüzeylerindeki uluslararası finansal ve politik bağlantılar ile sebebinde Owen D. Young, J.P. Morgan faktörleri yatan hiperenflesyondan nasıl kâr ettiğini, kişisel mektuplarından ve diğer belgelerden gördük. Kendisinin methodundaki kalıcı tema, iş kurumlarını politize etmesi oldu. F&D'de devletin polis gücünü kişisel kazanç çıkarında kullanması için istihdam edildi. Zeplin işinde U.S. Navy(Donanma) ve Alien Property Custodian gibi kurumlardaki kontakları, ve kamu hizmetlerinde kazanılan tüm bu siyasi temaslar, FDR'a iş dünyasındaki rekabet gücünü kazandırdı. Politik silahlar, pazarın rekabet alanları olmaktan çok uzaktı. Siyasi baskıyı yansıtan bu silahların etkileri yine borsanın kurallarından ve marketteki alıcıların gönüllülük esasından uzaktı. İkinci bölümde, bunların arkasındaki kooperatif sosyalizm tezini ve ekseriyetle FDR ile bağlantılı olan kooperatif sosyalistlerin satmaya kalktıkları fikirleri inceleyeceğiz. Hatta 1840'larda yaşayan, FDR'ın atalarından olan New York Eyalet Meclis Üyesi Clinton Roosevelt'in burada sunulan tez ile bağdaşıklığını gözlemleyeceğiz. Bilahare New Deal ile Wall Street'in finansal yatırımına bakacağız.

Sonraki Bölüm


Dipnot

[1] Daniel W. Delano, Jr., Franklin Roosevelt and the Delano Influence (Pittsburgh, Pa.:
Nudi Publications, 1946), sayfa 53.

[2] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 11.

[3] Daniel W. Delano, Jr., Franklin Roosevelt and the Delano Influence (Pittsburgh, Pa.:
Nudi Publications, 1946), sayfa 54.

[4] Michael Tsarion, “Astrotheology and Sidereal Mythology”

[5] Antony C. Sutton, Bolshevik Revolution, op. cit., pp. 128, 130-3, 136 on Stone & Webster.

[6] United States Senate, Hearings before the Special Committee Investigating the Munitions Industry, 74th Congress, Second Session, Part 25, "World War Financing and United States Industrial Expansion 1914-1915, J. P. Morgan & Company" (Washington: Government Printing Office, 1937), p. 10174, Exhibit No. 3896.

[7] Gabriel Kolko, The Triumph of Conservatism (London: Free Press, 1963), p. 202.
Willard Straight was owner of The New Republic.

[8] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 15.

[9] Frederic A. Delano, What About the Year 2000? Joint Committee on Bases of Sound
Land Policy, n.d., pp. 138-9.

[10] President Franklin Delano Roosevelt to Col. Edward Mandell House, November 21, 1933, F.D.R.: His Personal Letters (New York: Duell, Sloan and Pearce 1950), p. 373.

[11] Alan Allport, Great American Presidents, Franklin Delano Roosevelt, sayfa 12.

[12] Freidel, The Ordeal, op. cit., p. 138.

[13] Curtis B. Dall, Franklin Delano Roosevelt, My Exploited Father-in-Law, sayfa 8.

[14] Alonzo Hamby, Man of Destiny, FDR and the Making of the American Century, sayfa 93.

[15] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 21,22,23,24.

[16] Prof. Dr. Erdal M. Ünsal - Mikro İktisada Giriş

[17] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 26.

[18] Aynı.

[19] Marjori Palmer, 1918-1923 German Hyperinflation, (New York: Traders Press, 1967)

[20] Constantino Bresciani-Turroni, The Economics of Inflation: a Study of Currency Depreciation in Post War Germany, 1914-1923 (London: Allen & Unwin, 1937), "Foreword," p. 5.

[21] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 31.

[22] Cemre Demirel, Komünizm, Kızıl Devrim, Sovyetler Birliği ve Şirketler: http://michaelsikkofield.blogspot.com/2014/08/komunizm-kzl-devrim-sovyetler-birligi.html

[23] http://digicoll.library.wisc.edu/cgi-bin/FRUS/FRUS-idx?type=turn&id=FRUS.FRUS1923v02&entity=FRUS.FRUS1923v02.p0230&q1=young sayfa 106.

[24] Kursad Berkkan, Hitler ve Siyonizm

[25] https://paperspast.natlib.govt.nz/newspapers/NZH19290117.2.12.10?end_date=12-11-1930&phrase=0&query=Owen+Young+Morgan&start_date=11-11-1922

[26] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 34'den alıntı: The copy of the U.E.I. charter in FDR's files carries an amendment by A. B. Copp, Canadian Secretary of State, that prohibits building of railways and issue of paper money.

[27] https://newspaperarchive.com/lethbridge-herald-sep-14-1922-p-1/

[28] https://paperspast.natlib.govt.nz/newspapers/NZH19221111.2.53?end_date=31-12-1930&phrase=0&query=United+European+Investors&start_date=01-01-1920

[29] https://chroniclingamerica.loc.gov/lccn/sn83045211/1922-09-21/ed-1/seq-24/#date1=1789&index=6&rows=20&words=EUROPEAN+INVESTORS+UNITED&searchType=basic&sequence=0&state=&date2=1963&proxtext=UNITED+EUROPEAN+INVESTORS&y=0&x=0&dateFilterType=yearRange&page=1

[30] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 35.

[31] New York Times, Ekim 27, 1917 sayısı, sayfa 18.

[32] https://paperspast.natlib.govt.nz/newspapers/MW19230328.2.37?end_date=12-11-1930&phrase=0&query=American+International+Corporation+Morgan&start_date=11-11-1922

[33] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 32; Source: Statistisches Jahrbuch für das Deutsche Reich.

[34] http://www.mrbuddhistory.com/uploads/1/4/9/6/14967012/impact_of_hyperinflation.pdf

[35] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 46.

[36] Aynı.

[37] List dated Feb. 18, 1922 in FDR files.

[38] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 51.

[39] Antony C. Sutton, Wall Street and FDR, sayfa 54.
 

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder