Aklı Karıştıran Cevaplar 1

Selam Laedri. Bu yazıda internette dolaşan, arkadaş ortamında tartıştığınız ya da televizyonda denk gelmiş olabileceğiniz bazı sorulara cevap vermeye çalışacağım. Aklı karıştıran sorulara aklı daha da fazla karıştıran cevaplar yazabilirim. Bundan dolayı şimdiden uyarmak isterim ve umarım ki yazıyı bitirip okuduğum zaman şükürler olsun bu sefer anlaşılır bir şekilde açıklamışım diyebilirim. Soruları bulduğum sayfaların linklerini yazının sonuna koyacağım. Tabii orada bulunan bütün sorulara cevap vermeyi düşünmüyorum. Önemli olduğunu düşündüklerim hakkında bir şeyler yazacağım. Bunu yapmaya çalışırken gözden kaçırdığım önemli sorular veya burada bulunmayan ama sizin aklınıza takılan sorular olabilir. Varsa bunları belirtebilirsiniz. Eğer bizim de o sorulara bir cevabımız yoksa büyük ihtimal herhangi bir şey yazmayız bu konuda. Bunu da söyleyip sırayla soruları incelemeye başlayalım. Bu arada bu yazı bir serinin ilk yazısı olacak.

1.) Allah bizim cennete ve cehenneme gireceğimizi biliyorsa bizi neden imtihan ediyor ?

* Merak etmeyin her cevap bu kadar uzun olmayacak ! Ve bu soruya iki cevap vereceğim. İlk cevap tamamen benim özgün düşüncem olup yanlış yönlendirmekten korktuğum için bir de klasik bir cevap vereceğim.

- Öncelikle çok önem verdiğim bir konuyu açıklamak istiyorum. O da Allah-alem-insan ilişkisi ve Allah'ın her şeyi bilmesi. Biz Allah'ın varlığından uzakta bağımsız bir varlığa sahip miyiz ? Ya da yaratılmış herhangi bir varlığın bulunduğu yer Allah'tan bağımsız olabilir mi ? Allah bir mekana veyahut zamana dahil değildir. Eğer insanın kapladığı alanı Allah'tan bağımsız olarak düşünürseniz Allah'a bir mekan atfetmiş olursunuz. Eğer insan Allah'ın varlığı içinde derseniz yine Allah'a bir nebze mekan atfetmiş olursunuz. Benim görüşüm bu ilişkinin Allah'ın her şeyi bilmesi ile ilgili olduğu yönünde. Mesela bilgisayarda her şey 1 ve 0'lardan oluşuyor. Ekrana baktığınızda gördüğünüz klasörler ya da resimler gerçeğin bir yanılsaması boyutunda çünkü bunlar gerçekten varolan şeyler değiller. Bunlar sadece gerçekte varolan şeylerin bize görünen halleridir. Allah'ın bilgisi daha doğrusu sahip olduğu o sonsuz olan tüm bilgiden bazılarıyız bizler. Bilgi görülebilen duyulabilen ya da yazılabilen cinsten bir şey değildir. Bilgiyi aktarmak için kullandığımız bütün metodlar semboliktir. Bu durumda bilginin neliği konusunda da bir gizem vardır aslında. İnsanın evrenin atomların ve görebildiğimiz her varlığında bilgisayar ekranına baktığımızda gördüğümüz şekil ve sembollerden o klasörlerden veya resimlerden pekte bir farkı olmadığını düşünüyorum. Bana göre varolan her şey o 0'lar ve 1'lerin bize göründüğü şekildeki gibi Allah'ın sahip olduğu bilginin de görünümüdür.

ikinci olarak zamanla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum. Zaman dediğimiz şey durmak bilmeyen ve hep ileri yönde devam eden olaylar silsilesidir. Yani bir süreçtir. Peki bir an nedir ? An 1 saniye içinde olan olay mıdır yoksa yarım saniyede mi yoksa 0.00001 salisede olan bir olay mıdır. Maddenin en küçük biriminin atom olması gibi (değil de işte mevzu karışmasın) zamanın da en küçük birimi andır. An kendinden daha küçük bir şeye indirgenemez. Yani siz an'a ne kadar süre tanırsanız tanıyın ondan daha küçüğü olduğu müddetçe o tanımlamanız anı vermez bize. Peki bu durumda an nedir ? Bence bu durumda an her şeyin durduğu zamanın olmadığı tek bir karedir. Allah'ın sahip olduğu bilgide sonsuz tane andan oluşmuş gibidir. Her şey eşanlı.

Peki her şey Allah'ın bilgisinin görünüşüyse Allah'ın yaratması ve iradesinden söz edebilir miyiz ? Ben bir resim çizdiğimde bir kitap yazdığımda yoktan bir şey varlığa getirmiş olmam. Çünkü insan her şeyi kendi içinden ve dışarıdan gözlem yaparak öğrenir. Yani var olmayan bir şeyi zaten bilemeyeceği için herhangi bir şeyi de yoktan var edemez. Ama kitap yazdığında veya resim çizdiğinde o bir sentez de olsa o an için bir ürün ortaya koymuş olur. Allah ise bilgisini iradesiyle 0 ve 1'lerde olduğu gibi görünür hale getirdiğinde yokken ortaya bir varlık çıkarmış olur. Örneğin elmanın kırmızı olduğu bilgisini yazarak sembollerle ifade ettiğimde bu o bilginin bir görünümü oluyor. Ben yoktan varlığa bir şey getirmiyorum çünķü edindiğim bilgiyi yazıyorum. Ama bu durum Allah için yoktan var etmektir. Biz nesnelerden, dış dünyadan bilgiyi öğrenirken Allah'ın bilgisi bir şeyleri gerçekleştirir. Işığın kaynaktan çıkıp bir maddeden gözünüze yansıması gibi. Bu arada varlık için bir yanılsama demiyorum çünkü Allah hak üzere yarattık diyor. Ben anlaşılır olması için böyle yazdım. Bana göre evren bir yanılsama değil bir yansıma. Ve bir de Allah'ın bilmediği bir şey olamayacağı için Allah yoktan yarattı dediğimiz de Allah'ın kendisinin bile bilmediği bir şeyi var ettiğini söylemiyoruz. Peter Pan ve hikayesinin aklımda olup kurgulamam ile gerçekte yaşanması arasında bir fark vardır.

Allah'ın bir şeyi irade etmesi ve yaratması bir şeye karar vermesi anlık olaylar olduğu içinde zamana dahil değildir. Yani Allah bu sorgulamasını yaptığım sistem içinde de zamana hapsolmuş olmuyor. Şimdi soruya gelecek olursam: Allah ne olacağını biliyorsa neden imtihan ediyor ?
Cevap: Çünkü bilgileri arasında bir öncelik sonralık ilişkisi ve zamana tabii olma durumu yoktur. Zaten her şeyi her zaman biliyordu. Bunu zamansal çerçevede anlayan biz insanlarız.

Klasik Cevap: Allah bizi direkt cehenneme veya cennete attığında oradaki insanlar ki özellikle cehennimlikler  soracaktır. Allah'ım biz neden buradayız ? Allah ise sizin bilmenize gerek yok. Ben biliyorum yeter. Siz imtihan edilseydiniz de cehennemlik olacaktınız zaten dediğinde inanıyorum ki cehennem halkı gıkını çıkaramasa da içinden hepsi bu da ne demek falan diye sinirle ateşe doğru yürürler. Belki imtihan edilsem burada olmazdım. Benim gibi biri cehennemde ne arar diyecekler. Kısacası Allah'ın adaletinden ve merhametinden şüphe edecekler. Belki Allah'ın onları oraya sebepsiz yere attığını keyfi davrandığını düşünecekler. Yani Allah'ın adaletinden süphe ettirmemesi için her şeyi zaman ve mekan çerçevesi ve sebep-sonuç ilişkisi içinde anlayan biz insanlar için en mükemmel sistem imtihan sürecinin de olmasıdır. Yani bizim de bilmeye ihtiyacımız var.
Ve benim her soruda baktığım ilk şey soruda sorulan şeyin bir çelişki içerip içermediğidir. Çelişki içermediği sürece olması için pek bir engel yoktur. Allah bilmesine rağmen bizi sınayabilir. Bu çelişkili bir durum değildir. Allah istemiştir ve yapmıştır.

2.) Allah her şeyi bildiği halde neden bizi yarattı ?

-Yukarıdaki sorunun cevabından çok farklı bir cevabı yok. Bu yüzden kısa tutacağım. Allah'ın bilmesi ile bizim bilmemiz arasındaki farktan ya da Allah'ın bilmesi ile yaratması arasında bir kopukluk olmamasından kaynaklanabilir. Allah istemiştir ve yaratmıştır.

3.) Allah her şeyi biliyorsa biz nasıl özgür oluyoruz ?

- Bu soruya ortaokuldayken din hocamın verdiği bir cevap vardı. O çok hoşuma gittiği için üstüne başka bir şey düşünmemiştim. O cevap şuydu: Büyü veya kehanetlerle ilgili olan yabancı filmlerden ya da en basiti Sihirli Annem dizisinden hatırlarsınız. Bir sihirli küre vardır ve ona bakan kişiler gelecekte yaşanacak olayları görebilir. Bu kişilerin o olayları görmesi olayın olmasına sebep ya da engel değildir. Artık o olayı bilmeleri de o olayın özgürce gerçekleşmeyeceği anlamına gelmez. onlar sadece olacak bir şeyi biliyorlardır. Yani bir şeyi bilmekle o şeyi yapmak/ona sebep olmak arasında çok büyük bir fark vardır. Ki Allah için gelecekte geçmişte yoktur. Allah zamanın yaratıcısı olduğu için zamanın kapsadığı her şeyi bilir. Ama bu bizlerin bu olayları özgür irademizle yapmadığımızı göstermez.

4.) Allah neden beni bana sormadan yarattı ?

- Ontolojik olarak burada kişiye sorulan soru kişiden önce gelemez. Yani kişiye yönelik sorunun sorulabilmesi için önce kişinin var olması gerekmektedir. Ee Allah bizi yaratıp sorduğunda da hayatımız hakkında spoiler vermediği sürece de kimse zaten hiçliği varlığa tercih etmezdi. Spoiler verdiği zaman da bunun pek bir anlamı kalmazdı. Kaldı ki Allah zaten bizi hayatta kalma içgüsüyle yaratmıştır. Yani yaratılan birisi de ''yok ben hiç almayayım diyemezdi''. İntihar bile yaşama içgüdüsünün olmadığının delili değil değil çekilen acıların reddidir. He şu an hayatından nefret eden birisi bile öyle kolayca intihar edemez. Hem bu dünya bir fragmandır İslam'ın öğretisi içinde. Asıl olan da ahirettir. Hiçbir aklı başında insan da cennet gibi harikulade bir mekanı da istememezlik etmez herhalde.

Benim bu soruya asıl cevabım içtenlikle şudur ki. Sen ya da ben kimiz de Allah bunu bize soracak. Yaratma gücü ve özgür iradesi var. İstediğini yapabilir. Burada çelişkili, adaletsiz ya da merhametsiz bir durumda söz konusu olmadığı hatta sonunda insan gibi bir varlığa cennet vadedildiği için bize bir fırsat tanındığı için şükretmemiz gerekmektedir.

5.) Allah bizi seviyor da neden günah işlememize izin verip sonra bizi yakıyor?

- Allah bizi robot gibi yaratabilirdi. Bütün koşullarda hep iyiyi seçecek şekilde yaratabilirdi. Evet, bunu yapabilirdi. Hatta ben şeye de bu soru için katılmıyorum. Kötülük olmasa iyiliği bilemezdik. Doğru ama burada konu bilip bilmemek değil. Allah'ın izin verip vermemesi. Allah bizi hem iyiliği hem de kötülüğü bilip sadece iyiyi seçecek şekilde de yaratabilirdi. Allah bize daha önce tüm yiyeceklerden bir kez tattırıp sonra her gün aynı menüyü yiyecek zorunlulukta da yaratabilirdi. Allah bize güzeli tespit etme bilgisi verip sevmediğimiz biriyle evlenecek şekilde de programlayabilirdi. Madem özgür irademiz yok ve robot olmayı kabul ettik. O zaman sadece işimize gelen konularda değil bütün her şeyde Allah'a tam bir teslimiyetle yaklaşalım de mi ? Burada örnekler uzar gider bunu yapmak istemiyorum. Sahip olduğumuz özgür irade çok güçlü bir şey ben kimsenin bundan aman aman feragat edebileceğini düşünmüyorum. Yine de edenler olabilir. Allah bize akıl, vicdan ve daha birçok önemli kabiliyetler vermişken. Doğruyu yanlışı ayırt edebilmeyi vermişken. Üstüne üstlük bir din de yollamışken ben Allah'ın bizim kötülük işleyip cehennemde yanmamızı istediğini düşünmüyorum. Hem bunu istese diret bizi cehenneme atarak da gerçekleştirebilirdi zaten. Bence biz sorumluluklardan kaçmak ve cehennemde yanmak istemediğimiz için böyle sitem ediyoruz. ''Dinin temel sırrı imtihandır; imtihan ancak irade varsa, irade ancak kötülük varsa anlamlıdır''. Hiçbir bahçıvan güllerini solsun diye ekmez.

6.) Allah’ın ihtiyacı yokken bizi niçin test etmekte ?

- Allah'ın ihtiyacı yoksa neden ibadet etmemizi istiyor ? Allah'ın ihtiyacı yoksa neden bizi yarattı ? Gibi türevleri vardır bu sorunun. İnsanlar bile yaptıkları her şeyi ihtiyaçları olduğu için yapmaz. Bu sorunun en basit cevabı şudur: Allah bizi ihtiyacı olduğu için değil x sebebinden dolayı sınamakta/yaratmıştır/ibadet etmemizi istiyordur. Yani kafamızda zaten bir postulat oluşturup '' ihtiyacı var hıı'' demek ki deyip bu soruya yaklaşmak çok abes. O şekilde yaklaşmamış olabilirsiniz ama bu sorunun yaklaşım tarzı böyle yani. Mesela denilebilir ki Allah olgunlaşmamızı ve gerçekleri kendi aklımızla keşfetmemizi istediği için bizi sınıyordur. Ya da Allah insanlarla ve kendisiyle iletişim kurmamız ve sevgiyi tanımamız için bizi yaratmıştır.

7.) Peki lamı cimi olmadan valla meraktan soruyorum. Allah bizi niçin yarattı ?

- Bir varlığın gayesi muhattap olduğu bilinçlere göre değişir. Mesela bir taşın varlığının gayesi inşaat mühendisine göre, taş koleksiyoncusuna göre ya da taştan kale yapıp futbol oynayan çocuklara göre değişebilir. İnsanın varolma sebebi de insana ve Allah'a göre farklılık gösterebilir. Kuranda Allah şöyle demektedir: ''Ve iyi bilin ki, ben insanları ve cinleri ancak bana kulluk etsinler diye yarattım''. Burada ne denmek istediği üzerine düşünerek bazı şeyler bulabiliriz belki ama benim değinmek istediğim nokta şu: burada insanın varlığının gayesi kime göredir. Burada insanların Allah'a ibadet etmesinin insanın varlığının gayesi olduğundan bahsediliyor. Ben buradan bu bilginin insana göre olduğunu anlıyorum. Yani Allah'ın insanı yaratmasındaki sebepler bunu da kapsamakla beraber bambaşka sebepler de olabilir. Mesela iyi bir tanrı olabildiğince iyilik yapacağından ve akıllı ve bilinçli varlıkları yaratması da iyi olacağından bizi yaratmış olabilir. Ama insanın kendine göre bildiği tek gaye budur. Bir müslüman bunun altını ne şekilde doldurursa doldursun. Ana tema budur. Benim bu ayetten anladığım ise insan Allah'ı ve yarattıklarını bilmek, Allah'ı birlemek, onu sevmek ve ona teslim olmalıdır. Yani yaratılışına fıtratına uygun olarak yaşamalıdır.

8.) Allah kötülüklere neden engel olmaz ?

- Özgür irade verdiği için deyip burada bitirmek isterdim aslında ama birkaç şey daha yazacağım. Bir insan bıçakla adam da öldürebilir sebze de doğrayabilir. Bir insan bilim gibi çok büyük bir başlığı kötü emellerine de alet edebilir insanlığın yararında kullanabilir. Eğer Allah adaletli ise sadece kötülüğe engel olup bırakmak yerine bana göre iyiliklere de engel olmalıdır. Ama bu dünya için bunu neden yapsın ? Allah kötülüklere neden engel olsun ? İnsan özgür iradeli ve karşısına fırsatların çıkacağı bir dünyada yaratılmış. Yani buranın temel kuralları bu. Özgür irade özgür irade diyorum da çok fazla bir seçim şansınız olduğunu ya da aman aman şeyler yapabileceğinizi düşünmeyin. Biz basit varlıklarız. Biz dış ve iç koşulların baskısı altında sıkışıp kalmış arada duran boşlukları da tamamen özgürce değil buradan beslendiğimiz şekilde dolduruyoruz. Yani Allah belki de başka bir mantık sistemi başka bir evren başka tarzda giyinen canlılar yaratmış olabilir. Ve o alemlerde kurallar ve Allah'ın o alemlere müdahalesi bambaşka olabilir. Bilemeyiz. Belki orada Allah kötülüklere engel oluyordur ama oradaki canlılar da Allah neden kötülüklere engel oluyor diye soruyorlardır. Allah sonsuz alem yaratabilir mi -evet.
Allah sonsuz alem yarattıysa bir tanesi zaten bu olmayacak mıdır-evet. Allah sonsuz alem yaratmamış da olabilir. O zaman bu evren niçin var ve neden böyle ? Çünkü Allah böyle istediği için.

9.) Allah'ın bir şeyi istemesi sebepsiz ve keyfi midir ? Bir şeyi istemesi ona ihtiyacı mı olduğunu gösterir ?

- Her şeyi bilen bir varlık bir şey yapmak istediğinde bir bilgisinden yola çıkar bence. Yani insan da sebepsiz yere bir şey yapmaz aslında. En saçma ve boş aktiviteyi yapması bile kendisi farkında olsun olmasın beyninde belirlenmiş bir sebebe bilgiye dayanır. Şunu da belirtmeliyim ki Allah'ın varlığı ve neliği konusunda Allah bize ne bildirirse o kadar detay bilebiliriz. Benim Kurandan anladığım Allah'ın her şeyi belli bir ölçüye,dengeye ve hikmete göre yaratıyor olmasıdır. ''Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık''. Ve biz Allah bu gayelerden ne kadarını bildirirse onlardan emin olabiliriz. Gerisi ise kendi düşüncelerimiz ve felsefeye açılan kapıdır. Bu ise müthiş bir şeydir. Allah'ın her şeyi bir hikmete göre yapması bizim bütün hikmetleri bileceğimizin garantisi de değildir. Özellikle Allah'ın varlığı ve neyi neden yaptığı ile ilgili olan felsefi konularda. Eğer burada kendi düşüncelerim Allah hakkında yanlış şeyler atfediyorsa ve bilgim olmayan şeyler hakkında yazıyorsam Allah'tan af dilerim. Tek amacım bazı şeyler üretebilmek. Peki Allah'ın bir şey istemesi ona ihtiyacı olduğunu mu gösterir ? Bu sorunun çok benzerine yukarıda cevap vermeye çalışmıştım. Başka bir x sebebin olması bile bu soruya bağlı olmadığımızı gösterir.

Bu arada Allah'ı tanımlarken insandan yola çıkmak büyük hatalara sebebiyet verir. Sonuçta Allah eşi ve benzeri olmayan bir varlıktır. Burada Allah'ın bir şeyi istemesindeki istemekle insanın istemesindeki istemek arasında büyük bir fark vardır. Allah'ın bir şeyi istemesinin tam olarak nasıl olduğunu bilemeyiz. Ben daha çok "ol der ve olur" ayetindeki şekliyle anlıyorum. Bir şeye karar vermesi yani olmasını irade etmesi. Ve bunu yaparken bir hikmete bir bilgiye göre yapması.

10.) Allah niçin önceki kitapların bozulmasına izin vermiştir ?

- Önceki kitaplar bölgesel amaçlı inmiştir. Yani kendisinden sonra gelecek bütün zamanlara ve zamanın insanlarına hitap etme amacı taşımamıştır. Bu zaman içinde şartlar, insanlar ve şeriatlar (kurallar) değişmiştir. Allah o zamanki insanların kitapları bozacağını bildiğinden ya da uygun dönemin gelmemiş olmasından önceki kitapların bozulmasına izin vermiş olabilir. Sonuçta İncil'in Tevrat'ın Zebur'un hala sapasağlam durduğu yerde Kuran indiğinde insanların kuranı tercih etmesi için bir sebep olmazdı. Daha doğrusu Kuran'ın inmesi içinde bir sebep olmazdı. Allah bu durumda kendi gönderdiği dinleri dünya üzerinde yarıştırıyor gibi olurdu. İnsanlar bozmuştur ve Allah son din olarak Gönderdiği İslam'ın kitabını koruyacağını söylemiştir. Demek ki artık bu kitabın bozulması için fırsatta yoktur ve uygun dönem gelmiştir. İnsanlar hazırdır.


*bu soruları aldığım yazının başlığı insanı deist yapan sorulardı. Son olarak bununla ilgili şunu demek istiyorum. Bu soruların cevapları sizin için tatmin edici olmamış olabilir. Bazı cevaplar size hiç mantıklı gelmemiş olabilir. Ama burada şu ince çizgiyi çok net görmenizi istiyorum. Bu soruların hepsine verilen cevaplar bilmiyorum olsaydı bile bu sorular yine de insanı deist yapmazdı. Yapmaması gerekir. Bu sorular insanı deist yapacak sorular değil. Tabii ki içindeki bazı sorular çok önemli ve sorulması gereken sorular. Ama verdiğiniz cevaplar bilmiyorum olsa bile bu sizi deist yapmamalı. Çünkü İslam ile deizmi kıyaslarken bakılacak kriterler bu sorular değildir.

*Soruların Kaynağı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder