İki Cambaz Bir İpte

Merhaba Lâedrî! Merhaba dünyadan özendim de bu tutmaz gibi :). Bu yazımda yaklaşık iki haftadır aklımda olan ama sürekli ertelediğim kozmolojik argümana daha doğrusu kozmolojik argümanlara değineceğim. Aslına bakarsak değinmekten biraz fazla olacağı aşikar. Bu arada neden kozmolojik argümanlar dedim, çünkü genelde en yaygın olarak bilineni ve bence de en desteklenebilir (kuvvetli) olanı kelam kozmolojik argümandır. Ancak bunun yanı sıra (Leibniz'ci) Modal kozmolojik argüman da dediğimiz ve "Neden hiçbir şey  yerine bir şeyler var?" soruyla çok basit bir şekilde özetlenebilecek olsa da içeriği dopdolu olan bir kozmolojik argümanda vardır. Yazı da kozmolojik argümanların tanıtılması,açıklanması,getirilen eleştiriler ve onlara verebileceğimiz cevaplar bulunacakken kozmolojik argümanların tarihsel süreçteki incelemelerine ve nerelerde,nasıl,ne zaman ortaya kimler tarafından atılıp geliştirildiği ile ilgili bilgiler bulunmayacaktır. Çok resmi bir giriş olduğunun farkındayım sanki uçaklarda kalkış öncesi kabin ekibinin ve pilotun yaptığı konuşmalara benzedi biraz. Argümanlara geçmeden önce şunu belirtmeliyim; yazılarda karışık okumalarımızı kendi analizlerimizle birleştirip kendi yazma tarzlarımızla buraya yani sizlere aktarıyoruz. Burada bir şeyleri ilk defa bizim bulup anlattığımız gibi bir iddiamız olmamakla beraber kendi özgün felsefemizi yapmadığımızı da söyleyemem. Gerek bazı diğer yazılarımızın konusu olsun gerek kozmolojik argümanlar üzerinde tarih boyunca birçok defa konuşulup tartışılmıştır ama hadi size bir iyiliğim olsun, ben işin felsefi ve bilimsel boyutunu geleneksel halinden en yeni verilerle birleştirip size anlatacağım ;). Kozmolojik argümanlar evrenin bir yaratıcı tarafından yaratıldığını ileri sürer. Materyalizmin evrenin ezeli olduğu düşüncesine karşılık dinlerdeki yoktan var oluş fikrine de destek çıkmaktadır. Şimdi gelelim buraların büyük abisi ve benim de çok saygı duyduğum kelam kozmolojik argümana;

Kelam Kozmolojik Argüman

1) Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır
2) Evren var olmaya başlamıştır (varlık)
3) O zaman bir sebebi vardır ve bu sebep tanrıdır

*Bu sebebin neden tanrı olması gerektiği de ek argümanlarla ortaya konulmaktadır.

Burada klasik argümana parantez içinde bir ekleme yaptım çünkü ben var olmaya başlayan olarak sadece evreni baz almıyorum Big Bang’in diğer evrenlerin çarpışması veya ayrılması sonucu oluştuğunu yani bizim evrenimizin diğer var olan tırnak içinde sonsuz tane evrenden biri olduğu kabul edilse dahi ortada hala duran bir varlıktan bahsetmiş oluyoruz. Yani okumaya başlamadan önce şunu çok önemli bir şekilde belirtmek isterim ki “hiçlikten hiçlik çıkar” yada “hiçlikten hiçbir şey çıkmaz” durumu göz önünde bulundurulduğunda hangi fizik yasası veya hangi evren modeli olursa olsun var oluşu bir açıklamaya muhtaçtır. Burada hiçliğin tanımının da yapılması gerekiyor. Hiçlik içinde potansiyel dahi olsa hiçbir nitelik,özellik,enerji,madde,anlam,mekân,zaman,boşluk barındırmayan hayal edilemeyen hiçbir vasfı olmayan ve bunlardan dolayı bir şeye sebebiyet veremeyecek olandır. Bakın ... olan durumdur gibi bir cümle bile kuramadım demin çünkü hiçlik bir durum da değildir. Şunu da söyleyeyim 0 da bir hiçlik belirtmez çünkü 0 bir nicelik barındırır. Sanırım şu an hiçliğin nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalışıyorsunuz ama bu konuda çok başarısız oldunuz. Sebebini tekrar açıklamaya gerek yok sanırım ama yine de demek gerekirse, hiçlik hiçlik olduğundan dolayıdır ki hayal dahi edilemez. Şu an yaptığım şey argümana geçmeden önce belli şeyleri belirtmek ki yazı daha anlaşılır olsun. Ve evren hiçlikten oluşabilir itirazlarının yanı sıra birde evren sonsuzdur diyenler var ki burada da artık yavaş yavaş argümana girmem gerekiyor. Bu arada sonsuz da en az hiçlik kadar anlaşılması zor ve aynı hiçlik gibi hayal edilmesi imkansız bir kavramdır. İkisinin de ne olduğunu bilsekte idrak etmekte sıkıntı yaşamamız çok doğal bir durumdur. Peki, evrenin başlangıcı olduğunu nerden biliyoruz ? İşte bu soru bu argüman için çok temel bir sorudur. Ve bu soruya hem bilimden hem de felsefeden verilen çok güçlü kanıtlar, akıl yürütmeler vardır. Önce bilimsel kanıtlara bakalım . Tabi ki de herkesin az çok tanımış olduğu Big Bang.

Big Bang Nedir ?

Bütün evren ilk başta tenis topu kadar büyüklükte belirsiz bir hacimde bir tekillikti. Sonra büyük patlama dediğimiz açılımın olmasıyla evren çok hızlı bir genişleme sürecine girdi ve şu anki haline geldi. Hala da genişlemesi ivmelenerek devam etmektedir. Ve biliyoruz ki artık, zaman ve uzay birbirine bağlı. Bu patlama uzayın ve zamanın başlangıcını, ortaya çıkışını açıklıyor.

Big Bang'in Kanıtları Nelerdir ?

*Newton, çekim gücü olduğundan dolayı evren modelini sonsuz (mekansal olarak) bir evren olarak tasarlamıştı çünkü evrenin sonlu ve durağan olması halinde çekim gücü en sonunda galip gelecek ve bütün madde tek bir bileşene dönüşecekti. “Eğer her nesne bir diğeri üzerinde çekim gücüne sahipse, yıldızlar nasıl bu kadar uzun süredir ayrı kalmışlardır” ? Evrenin sonsuz büyük olması da aslında bir çözüm olmuyordu; belli bir alandaki yıldızlar birbirine az bir miktar yaklaşsa çekim kuvveti galip gelecek ve yıldızlar birbirlerine yapışacaktı. Demek ki bu sonuca göre evren sonsuzdan beri var olmuş olsaydı elbet çekim gücü galip gelecekti ve bütün evren şimdiye kadar çoktan tek bir bileşen haline gelmiş olmak zorundaydı. İşin felsefe boyutundan bakarsak (mutlak sonsuzun imkansızlığını ilerde göstericem) çoktan tek bir bileşen haline gelmiş olmalı cümlesi bile anlamsız oluyor çünkü neden 1 gün 1 yıl yada 1 milyar yıl önce bu olay olmadı diye sorulabilir eğer sonsuzdan beri evren varsa. Genişleyen evren modelinde genişleme çekim gücünü dengelemektedir.

*Evrenin genişlediği ilk olarak Einstein'in formüllerine dayanıyordu bunun dışında Lemaitre ve Friedmann da genişleyen evren modelini teorik temelde matematiksel formüllerle ortaya koymuşlardır. 1920 ‘li yıllara gelindiğinde ise Edwin Hubble zamanının en gelişmiş teleskobunu kullanarak diğer galaksileri gözlemlediğinde bunların bizim galaksimizden uzaklaştığını keşfetti. Bu keşfi doppler etkisi denilen olay yardımıyla keşfetti. Nedir doppler etkisi ? Uzaklaşırken dalga boyu uzar ve kırmızıya kayar yakınlaşırken ise dalga boyu kısalır ve maviye kayar. Diğer galaksiler ise kırmızıya kaymakta yani bizden uzaklaşmaktaydı.

*Kozmik fon radyasyonunun bulunması. Big Bang'in sebep olduğu bu radyasyon evrenin her tarafına yayılmak ve sıcaklığı iyice düşmüş olmak zorundadır. Matematiksel olarak ortaya konan bu fosil radyasyon 1960'lı yıllarda radyo ölçümleri yapılırken bulunmuştur. Tam da beklenildiği gibi evrenin her yerinden gelmektedir ve sıcaklığı -270 derecedir.

*Evrenin yüzde 73'ü hidrojenden ve yüzde 25'i de helyumdan oluşmaktadır. Bu durumu da yine en iyi şekilde Big Bang teorisi açıklamaktadır. Hidrojen atomunun oluşması için çok yüksek bir sıcaklık gerekmektedir. “Evrenin çok yüksek bir sıcaklıktan hızla soğuması; proton ve nötronların beraberce elementleri oluşturmasının ve evrendeki yüzde 73 oranındaki hidrojenin açıklamasıdır”. Bu arada yıldızların içindeki süreçlerle hidrojen oluşamaz. Var olan helyumun da çok çok yüksek bir oranı Big Bang ile sağlanmıştır. İlk baştaki o sıcak karışım soğudukça nükleer tepkimeler oluşmuş ve helyum meydana gelmiştir. Helyum yıldızların içinde de oluşabilir ama bu oluşan helyum çıkartıldığında dahi kalan yüzde 24.5’lik helyumun (%25 ti zaten) nerde geldiği açıklanamaz eğer Big Bang yoksa.

*Döteryum ve lityumda patlamanın ilk dakikalarında oluşmuştur . Yıldızlarda bu maddeler oluşamadığı gibi yıldızlar döteryum ve lityumu parçalar. Big Bang ise var oluşunu açıklamaktadır.

*Entropi yasası genelde Big Bang konusunda gözden kaçırılsa da çok önemli bir yer tutmaktadır. Entropi yasası bize evrendeki ısının tek yönlü geri döndürülemez bir şekilde aktığını (evrendeki toplam düzensizlik sürekli artmaktadır) ve en sonunda da bu akışın bir denge noktasına ulaşıp sonlanacağını söyler. Yani eğer evrenin genişlemesi durup evren içine çökmezse olası bir son senaryosu da entropi yasasına göre evrenin ısı ölümü yaşamasıdır.  Bu durum aslında bize basit bir akıl yürütmeyle müthiş bir gerçeği göstermektedir. Eğer evren sonsuz’dan beri var olmuş olsaydı çoktan ısı ölümü yaşanıp sonunun gelmesi gerekirdi. Demek ki evrenin bir başlangıcı vardır.

*Yıldızların oluşumu da Big Bang’i desteklemektedir. Yıldızlar doğar ölür ve sonra başka yıldızlar doğar ve onlarda ölür.  Bu döngü yıldızları oluşturacak kadar gaz olduğu müddetçe devam eder ama ne yazık ki (!) bu gazlar gittikçe azalmaktadır ve bir gün gelecek ki “yasayan son yıldızların ölümüyle evren sürekli bir karanlığa gömülecektir”. Eğer evren sonsuzdan beri var olsa çoktan bu karanlığa gömülmüş olması gerekirdi.

Big Bang’e Karşı Diğer Teoriler

Durağan Evren Modeli
Belki de aralarında en popüler olanlarından biri olan Durağan Durum Modeli. 1940'lı yıllarda 3 bilim adamının çalışmalarıyla ortaya konmuş ise de en bilineni Fred Hoyle'dur. Hoyle genişleyen ama  durağan bir evren modeli ileri sürmüştür. Normalde evren genişledikçe madde yoğunluğu azaldığı için evrenin ezeli olması durumunda azalan madde miktarı yüzünden hiçbir gezegen, yıldız oluşmamalıydı. Hoyle bunun üstesinden gelmek için sürekli madde yaratışını ortaya attı. Bu iddia çok temel yasalara bile uymamaktadır. Hatta bu yeni enerjinin-maddenin nereden geldiğini de hiç gösteremedi. Durağan evren modelinde ortaya çıkan maddenin gerekli oranda meydana çıkması nasıl izah edilebilir veya bu sistemde evreni genişleten mekanizma nedir ? Entropi’yi de açıklayamamasının yanında kozmik fon radyasyonun bulunması durağan evren modelinin tabutuna son çiviyi çalmıştır.

Açılıp Kapanan Evren Modeli
Bu teorinin kanıtlaması için hiçbir gözlemsel ve teorik kanıtın olmamasının yanı sıra bir sürü problemi de kendi içinde barındırmaktadır. Evren içine kapanarak mı son bulacak yoksa ısı ölümü mü yaşanacak bu hala tartışmalıyken evren kapandıktan sonra onu tekrar açacak olan fizik kuralı nedir ? Her kara delik bir tekilliktir tekillikte ise zamanda durmuş durumdadır. Yani evrenin kapanması zaman kavramının da bitmesi demektir. “o zaman uzayın kapandığı an olan tekillik ,zamanın yok oluşunu ifade eder. Artık kapanan evreni yeniden açacak bir kuvvet olmadığı gibi bu olaylar dizisini devam ettireceğimiz bir zaman da yoktur”. Evren açılıp kapanan bir yapıda olsaydı dahi entropi artışından dolayı en son kapanışında tekrar açılacak mekanik enerjiyi bulamayacaktı ve bir daha açılamayacaktı. Demek oluyor ki bu model doğru olsa dahi sonsuzdan beri süregelemez.

Sonsuz Evrenler Teorisi Ve Vakum Dalgalanmaları Modeli

Bu kısmı tamamen alıntı yapacağım en sonunda kaynaklarını belirteceğim. “Vakum Dalgalanmaları modeli ise bizim evrenimizin ve diğer birçok evrenin kuantum dalgalanmaları sonucunda oluştuğunu söylemiştir. Bu modele göre tüm evrenleri doğuran süper-uzay adeta bir sabun okyanusudur ve her evren bu süper-uzaydan çıkan bir baloncuktur. Bizim evrenimiz de bu sonsuz sayıdaki baloncuktan biridir... Bu modelin iddia ettiği gibi sonsuz zaman geriye gidersek bu baloncuk evrenler her yere saçılacaktır ve bu evrenler genişledikçe birbirine geçecek ve çarpışacaktır. Bu ise tüm gözlemlere aykırıdır. Andrei Linde'nin Kaotik Şişme modeli ise şişen evrenlerin mini evrenlere bölündüğünü, daha sonra bu mini evrenlerin şişip yeni mini evrenlere bölündüklerini, bu sürecin kesintisiz devam ettiğini söyleyerek sonsuz evrenler önerir...Arvind Borde ve Aleksander Vilenkin sonsuzdan beri şişen bu modelin şekil olarak geçmişte tam olamayacağını bu yüzden bu modelin de başlangıç tekilliğinden kaçamayacağını göstermişlerdir”.
Yani görmekteyiz ki alternatif olarak sunulan teoriler Big Bang'in yanına yaklaşamamaktadır.
Bunun yani sıra çoklu evrenler teorisi deneysel olmadığı gibi gözleme de dayalı da değildir. Bu ise bilimsel bir teoris için büyük zorluklar demektir. Burada sorulması gereken bir diğer soru ise insanlar inançlarına uymadığı için mi yoksa gerçekten bilim için mi alternatif teoriler üretiyorlar.

Mutlak Sonsuzun Olamayacağına Dair Felsefi
Deliller

Ben bu kısmı madde madde değil de bütün bir yazı kısmı içinde toptan açıklayacağım. Sonsuz nedir, evren sonsuzdan beri var olabilir mi, bir küme sonsuz tane somut elemen içerebilir mi ? Öncelikle potansiyel sonsuz ile mutlak sonsuz karıştırılmamalıdır. Mesela sayılar sonsuz tanedir ama bunlar somut varlıklar olarak karşımıza çıkmamaktadır. Onlar soyut varlıklardır ve sonsuz tane olabilirler. Bunun dışında insan hayalinde sonsuz bir zaman dilimi (çok güç olsa da) hayal edebilir. Ama bu mutlak bir sonsuz olduğu anlamına gelmez. Mutlak sonsuzun olamayacağına dair iki güzel örnek verilir. Biri Craig'in kütüphanesi diğeri de Hilbert'in oteli. Hilbert'in oteli en popüler olanıdır. Otel örneği şöyledir; sonsuz tane odası olan bir otel düşünün. Ve bütün odaları da dolu. Ve bu otele bir kişi geliyor. Otelin sahibi normalde olsa, üzgünüz tüm odalar dolu diyecekken bu özel otelimizin sahibi paragöz abimiz şöyle bir şey düşünüyor. Ulan zaten sonsuz tane oda var her bir odadakini bir diğer odaya yollasam ilk oda boşalır yeni geleni de oraya yerleştiririm. Ve bunu yaparak sonsuz kişisi olan otele bir kişi daha yerleştirmeyi başarıyor ama asıl tuhaflıklar bundan sonra başlıyor. (hala otelde sonsuz kişi oluyor ¿) Otele yeni gelen, hizmeti çok beğenip sonsuz tane arkadaşını otele davet ediyor. Bunu gören paragöz otel sahibi hemen bir şey düşünüyor ve her odadaki kişiyi kendi oda numarasının 2 katı olan odaya gönderiyor (2 no’lu odadakini 4’e 3 no’luyu 6'ya şeklinde). Bu şekilde otele sonsuz kişi daha yerleştirmeyi başarıyor. Ama garip olan otelde önceden sonsuz kişi varken hala sonsuz kişi vardır ama siz gelin bunu birde kahvaltıları hazırlayan aşçılara sorun! Oteldeki kalitenin düşmesini fark eden tek no’lu odadaki arkadaşlar oteli terk etmeye karar veriyor ve bu durumu görüp tam üzülecekken hala sonsuz sayıda müşterisinin olduğunu fark edip rahatlıyor otel sahibi paragöz abimiz(tek sayılar da çift sayılar da sonsuzdur ve çift no’lu odalar hala dolu). Acaba hala eskisiyle aynı parayı mı kazanıyor ? Bu örnek mutlak sonsuzun mantıksızlığını gözler önüne sermektedir. Bunun yani sıra Craig’in sonsuz tane kitap içeren bir kütüphanesi vardır. Peki siz içinden bir kitap alırsanız geriye kaç kitap kalır? Yada birkaç kitap ekleseniz kütüphaneye toplam kitap sayısı ne olur? Tabi ki hala sonsuz olur ve tüm kitapları yeni baştan raflara istediğiniz gibi dizebilirsiniz. Gördüğünüz gibi iki örnekte de mutlak sonsuzun olması ne gibi açmazlara ve mantıksızlıklara sebep olacak bu çok aşikardır. Bir de negatif sayıları sonsuzdan beri saymakta olan ve en son -3 -2 -1 0 diye saymayı bitirmekte olan bir adam görelim. Eğer sonsuz sayıları sayıyorsa ve sonsuzdan beri sayıyorsa ona saymayı neden dün yada 1 milyon yıl önce değil de bugün bitirdiğini sorabiliriz. Zaten sonsuz sayı saymıştır. Aynı şeyi 0'dan sonsuza kadar sayan bir adam hayal ederek anlaşılır hale getirebilirsiniz. Bu adam saymayı hiçbir zaman bitiremez. Peki ya sonsuz geçilebilir mi ? Sonsuz +1 sonsuzun geçilebileceğini söylemektir ki bu sonsuzun tanımına aykırıdır. Ama eğer evren sonsuzdan beri varsa (şu an biz varız ve zamanın hala akmakta olduğunu gözlemliyoruz) ve şu an bizde varsak ve zaman hala devam ediyorsa o zaman biz sonsuz zamanın tamamlanıp geçildiğine tanık olmaktayız. Bu da insana “aman aman neler oluyor nereye geldim ben daha demin evdeydim geri götürün beni “ dedirttiriyor. Ki evren sonsuzdan beri var olmuş olsaydı biz neden bir gün önce bir yıl önce bir milyar yada bir trilyon önce değil de bugün dünyaya geldik (bugün demem bir metafor yani herkes kendi doğumunu baz alabilir) ? Görüldüğü gibi sonsuz bir olaylar dizisine diğer bir deyişle sonsuz bir geçmişe sahip olmak hiçbir şeyin açıklaması olamıyor. Şu örneği de vermek gerekirse, bir kitap düşünün başka bir kitaptan kopyalanmış (bu o kitabın açıklaması oluyor) o kopyalanan kitapta başka kitaptan kopyalanmış ve bu döngü sonsuza kadar gidiyor... Bu durumda biz hala bu kopyalanmayan kitaba ulaşamadık yani bu yazıların nerden geldiğini bulamadık sonsuz geçmişe ve sonsuz nedene gitmek bize bir açıklama veremedi. Sonsuz tane nedene iman etmektense sonsuz olan bir nedene iman etmek çok daha makul görünmektedir. Yazının başında hiçliğin bir özelliği olmadığı için evrenin hiçlikten çıkamayacağını anlatmıştım. Burada da neden sonsuz olamayacağını göstermiş olduk. Yani ateistlerin (materyalistlerin) iki önemli iddiası gücünü kaybetmiş bulunmaktadır. Şimdi gelelim o zaman eleştirilere.

Kelam Kozmolojik Argüman’a getirilen eleştiriler Ve Cevapları

*Genelde Gazali ve David Hume’la meşhur olan nedensellik ilkesine getirtilen eleştiri. Bu eleştiri argümanın ilk öncülünü hedef almaktadır. Eleştiri şudur; gözlemlediğimiz her şeyin bir sebebi olmasından yola çıkıp böyle bir genelleme yaparak var olmaya başlayan her şeyin bir nedeni olması gerektiğini nasıl söyleyebiliriz? İnsan zihni olayların art arda gelmesini anlaşılır kılmak için onları neden-sonuç zinciri içinde bir kalıba oturmaktadır. Ama bu kategorize etme işi ne kadar güvenilirdir ? İnsanın sezgileri ne kadar güvenilirdir ?  Nedensellik ilkesi bütün her şeyin bir neden sonuç zinciri içinde olmasından ve her şeyin açıklanabilir olmasından bahseder hatta bilimde her şeyin açıklanabilir olması (fiziki dünya ile ilgili ) ön kabulü ile hareket eder. Nedenselliği tamamen yok saymak hem gündelik yaşamdaki gözlemlerimizi çok büyük bir çıkmaza sokacağı gibi bir de bilim için güvenilmez bir bakış takınmamızı söyler. Bütün bu isteklerini kabul ettiğimiz de ise bize daha güzel ve güvenilir bir yol sunmaz. Nedensellik bizim sezgilerimize dayanır ve biz geçmişten bugüne kadar binlerce milyonlarca gözlemimiz de bunun böyle olduğunu gözlemledik. Durum böyle iken neden-sonuç ilişkisinin zorunlu olmadığını savunan biri bize buna ait örnekler vermelidir. Kuantum teorisi eleştirilerine daha sonra geleceğim. Biz evrendeki belli şeyler için neden sorusunu sorup bu soruyu neden evren için soramayalım ? Evreni nedensellikten alıkoyan nedir ? Aksi gösterilene kadar sezgilerimize güvenmemizde bir problem yoktur. Tabi Ki sezgilerimiz yanılabilir hele mikro dünyada (Kuantum) doğru olmasını beklemek zorunda değiliz çünkü biz makro evren bu dünya için geliştik. Ama kanıt koymadan sezgilerimize güvenemeyiz her şey bir nedene ihtiyaç duymaz derse birisi, başka biri hepimiz bir rüyadayız diğer kişi aslında dış dünya yok başka biri bütün bunlar yanılsama ve gerçek değil bir diğer başkası ise biz bir bilgisayar oyunun parasıyız diyebilir. Hepsinin olma olasılığı vardır ama hiçbiri hakkında bir kanıt yokken biz hangisine inanırsak daha tutarlı ve mantıklı davranmış oluruz ? Sezgilerimize güvenip nedenselliği kabul edince mi yoksa yazı tura atıp yukarıdaki veya onun gibi spekülatif olan herhangi başka bir iddiayı mı ? Önemli olan burada bir şeyin yüzde yüz kesin doğru olması değil birinin diğerlerine göre daha doğru olmasıdır. Seçim yaparken bunu göz önünde bulundurmalıyız. Bu arada simdi aklıma geldi, sihirbazlık gösterisi izlerken sihirbaz şapkasının içinden tavşan çıkardığında bunun bir sebebi olmadığını mı düşünüyorsunuz yoksa bunu nasıl yaptı diye merak mı ediyorsunuz. Hem sebepsiz yere evren, tavşan çıkabiliyorsa biz neden etrafımızda yokken bi anda bir araba masa çıktığını görmüyoruz ?

*Büyük patlama olmadan önceki o tekillikte sonsuz zaman geçti yani evren aslında hala sonsuzdur iddiası. Öncelikle o tekilliğin ne olduğunun iyi bilinmesi lazım. O tekillikte uzay-zaman yoktu. O tekillike ait matematiksel işlemlerde sonuçlar anlamsızlaşmaktadır ve hiçbir fizik kuralı yasası o tekillikte geçerli değildir. Aslında bir nevi bu tekillik yokluk gibi bir şeydir. Eğer burası sonsuzdan beri varsa yine yukarıda bahsetmiş olacağım mutlak sonsuzun neden olamayacağı ile ilgili sorunlara yüzleşmek zorunda kalacak ve başarmayacaktır. Ve eğer o tekillik sonsuzdan beri var ise ne oldu da birden genişlemeye başladı neden 13.7 milyar yıl önce değil de bu genişlemeyi 1 trilyon yıl önce yapmadı. Bu eleştiri üstünde cok durmaya gerek yok çünkü zaten tekillikte zaman diye bir şey de yok herhangi bir iddiada da bulunamayız.

*Kuantum teorisi yokluktan evren çıkabileceğini kanıtlıyor. Bu iddia belki de aralarında en popüler olan ve içinde kuantum teorisi gibi fizikle ilgili karmaşık bir modeli barındırdığı içinde pek anlaşılamamış olup nedensellik zincirine eleştiri olarak getirilmiş ve argümanın ilk maddesini yerle bir etmiştir(!) Şaka tabi ki yerle bir etmek falan yok. Bu teori ile ilgili bir bilgisi olmayan bir insan bile felsefe de hiçlik tanımını biliyorsa eğer zaten bu eleştirinin (yokluktan evren çıkabilir) mantıksız olduğunu görecektir. Öncelikle kuantum teorisinde nedensellik ilkesinin çöpe atılması gerektiği söyleniyor. Haklılık payı tabi ki vardır biz makro dünya da olduğumuz kadar cesur bir şekilde mikro dünyaya bir nedensellik atfedemeyiz. Ama bu hiçbir nedenin olmadığı anlamına da gelmiyor. Kuantum teorisi olasılıksal bir teoridir yani belli şartlar altında illaki A nedeninin B ye sebep olacağını iddia edemeyiz. Ama bu nedenler yok demek değildir nedenler sonuçları zorunlu kılmıyor demektir. “Neden bu vakum alanları elektron proton üretebiliyorda bambaşka hiç bilmediğimiz tuhaf maddeler üretmiyor. Bu bile kuantum teorisinin arkasında bir nedenselliğin olduğunu gösterir”. Belirli bir işleyişi var yani . Bunun yanı süre süper cisimlerin, elektronların oluşmasıyla uzay-zamanın meydana gelmesini açıklamak aynı derecede basit değildir. Kuantum teorisi hala uzay zaman içinde var olan bir teoridir. Hiçlikte hiçbir fizik kuralı geçerli olamaz. Durum böyle iken nasıl olurda kuantum teorisi hiçlikten evrenin var olabileceğini açıklayabilir. Fizik yasaları bu evrenin içinde geçerli olan yasalardır.

*Zamanın B teorisi doğru ise o zaman Kelam kozmolojik argüman yanlıştır. Evet bu doğru, yani B teorisi doğru ise o zaman kelam kozmolojik argüman yanlıştır ama sonra değineceğim modal kozmolojik argüman hala geçerlidir. Bu arada nedir zamanın b teorisi; geçmiş şimdi geleceğin hepsinin orda durduğunu ve hep var olduğunu insanın zihinsel bir geçiş yaşadığını değişimin olmadığını yani bu zaman hissiyatının bir yanılsama olduğunu söyler. Genel de kabuk edilen KKA'la da uyumlu olan zamanın A teorisine göre ise; geçmiş yaşandığı için artık yoktur gelecek de daha gelmemiştir yani sadece şimdiki an vardır ve biz sadece şimdiki anı deneyimleriz. Zamanın B teorisi kabul edilirse bilimde çok büyük değişikliklere gidilmesi gerekir mesela evrim teorisinin olmayışı gibi çünkü bütün türler her daim vardır ve birbirinden evrilme olmamıştır. Bunun yanı sıra gelecek geçmiş hep var olduğu için insanın özgür iradesi de yoktur. Neden B teorisini kabul etmemiz gerektiği ile ilgili çok güçlü sebepler verilmeli ki hem sezgilerimize hem de bu sorunlara karşı tamam eyvallah diyebilelim. Şu güzel bir alıntıyı da şuraya ekliyorum; “Özgür irade yoksa yaptığımız hiçbir şey bizim elimizde değildir. B teorisini savunan ateistlere göre onların b teorisini savunmaları onların iradeleri değil. (B teorisi böyle demiyorum ama B teorisini kabul etmenin mantıksal sonucu bu diyorum.) Yani onlara göre insan (bu durumda kendileri de) bir makine gibi sadece kendilerine verileni işliyor. Makineler doğru bilgi üretmezler, sadece var olanı işlerler. Bu durumda "zamanın b teorisi doğru olan zaman teorisi" cümlesi kendi içinde iç çelişki barındırıyor. Çünkü özgür irade yoksa zaten doğru bilgiden söz edilemez.Bu iç çelişki sadece eleştirinin başlangıcı. Hiç söz edilmeyebilirdi de."B teorisine göre değişim yok" dedik. Eğer değişim yoksa evrim nasıl gerçekleşti? B teorisine göre ilk hücre de diğer bütün canlılar da sonsuzdan beri vardı. Bu yazıyı okuduğunuz ekran sonsuzdan beri vardı B teorisine göre. Bu da çok ciddi ve eleştirilemez bir tasarım argümanı veriyor teistin eline. Zira hiçbir tasarım argümanı böyle bir durumu varsaymadan yola çıkıyordu. Böyle bir durumda ateist kelamı eleştirmek için çıktığı yolda, tasarım yüzünden Tanrıyı kabul etmek "zorunda" kalıyor.B teorisine göre naturalist evrim de anlamını yitiriyor dedik. Bunu da not edin.B teorisinin doğru olabilmesi için mutlak eş zamanlılık gerekiyor. Mutlak eş zamanlılık ile mutlak değişim arasında sonsuz ihtimal olduğu söylenebilir. Sırf bu bakış açısı bile B teorisinin doğru olma ihtimalini "sonsuzda bir" durumuna getiriyor.Eş zamanlılık ile alakalı olarak ateistler görelilik kuramı ile B teorisinin uyumlu olduğunu iddia ediyorlar. Hatta A teorisinin B teorisinin doğru olabilmesi için mutlak eş zamanlılık gerekiyor. Halbuki görelilik kuramının böyle bir iddiası yok. Dahası görelilik kuramına göre değişim var. Görelilik kuramının iddiası sadece "şimdi"nin kişiden kişiye değiştiğidir”. Yani elimizde A teorisi yerine B’yi kabuk etmemiz için güçlü bir sebep yok gibi durmaktadır.(alıntıdır; Ömer Yalçın Fethullah Demir Mücahit Özdemir Masum Gökyüz)

*Evren kendi kendisinin sebebidir. Bu iddia gerçekten içinde apaçık bir çelişki barındırmaktadır. Bir şeyin sebep olabilmesi için var olması gerekir eğer evren varsa zaten kendisinin var olmasına sebep olmaz/olamaz yani öyle bir şey, eğer evren yok ise o zaman da zaten kendini var etmeye sebep olamaz çünkü yoktur. Ve kaldı ki sebep oluştan önce gelir. Oluşun aslında kendi sebebi olması içinde müthiş bir çelişki barındırır. He bir de vardır ki kuantum teorisine göre gelecekte olan olaylar geçmişe sebep olabilir görüşü, yani bizim mantığımıza göre şu ana kadar hep bildiğimiz, geçmişteki olayların gelecekteki olaylara sebep olmasıdır ama kuantum teorisine göre bunun böyle olmak zorunda olmadığı şeklinde bir yorum vardır. Ve bu yorumdan yola çıkarak gelecekte oluşmuş olan bu evren, yokken yani öncesinde kendisine sebep olmuş olabilir denilmektedir. Şimdi gözden kaçırılan nokta kuantum teorisinin yine bu evren içinde geçerli olup hiçlikte geçerli olmadığıdır. Yani bu evrende gelecekteki şeylerin geçmişe etkisi kabul edilirse dahi evrenin nasıl olurda kuantum teorisine göre hiçliğe müdahale ettiği söylenebilir. Böyle bir şey olması imkansızdır.

*Evrendeki toplam enerji sıfırdır bu da demek oluyor ki evren bedava yemektir yani hiçlikten çıkabilir. Neden böyle oluyor anlamıyorum ama gerçekten genelde fizikçiler çok kötü felsefeciler oluyorlar. İyi ki Enis Doko var. Evrenin toplam enerjisinin 0 olmasından dolayı bu evrenin nasıl oluştuğunun bir açıklamaya ihtiyacı olmadığı anlamına mı gelir. Demek ki artık leylekler getirdi lafı rafa kalkıyor. “Anne ben nasıl oldum”, evrenin enerjisi sıfır yavrucuğum sen asılında yoksun yani daha doğrusu bir açıklamaya ihtiyacın yok. Ne ? Kocaman bir Nee? Der herhalde çocuk. Enerjinin 0 olması, bu bize sadece enerji ile ilgili bir durumu açıklıyor uzay-zaman gibi çok temel bir olgunun nasıl olduğunu açıklamıyor. Burada eksi olan kütle çekim enerjisi ile kinetik ve adını unuttuğum bir enerji daha toplanıp sıfır elde ediliyordu . Peki ne oluyor da yokluk bu 3 tip enerjiye ayrılıyor. Döndük dolaştık yine hiçliğe geldik asla kaçılamaz. Asla!

*Neden-sonuç ilişkisi zaman içinde olan bir olaydır o zaman zamandan münezzeh olan bir tanrı nasıl olurda evreni zamanı yaratır, bunlara neden olur ? Ben bilardo topuna vurduğumda o topta başka bir topa çarpar ve bu nedensellik zinciri içinde toplar hareket eder. Bunu hayal edin. Şimdi bir top diğerine çarptığı AN da çarpılan top hareket eder. Her ne kadar neden sonuçtan önce olsa da aslında aynı anda olurlar yani anlıktırlar . Neden sonuç bir arada bulunur, top çarptığı anda diğeri hareket etmeye başlar her şey o anda olur. İşte tanrı da zamanı yarattığı anda zaman meydana geldi. Yani burada sebep zamanın oluşumuna sebep olduğu anda zaten zamanın yaratılmış olduğu an olduğu için bir sıkıntı oluşmamaktadır. Kaldı ki kozmolojik argüman bir yaratıcı olması gerektiğini kanıtladıktan sonra ki bu sebep maddeyi şekli enerjiyi zamanı mekanı vb. Yarattığı için bunların hiçbirine benzememeli ve bunlara dahil olmamalıdır (aynı zamanda kişisel olmalıdır bunu sonra açıklayacağım) Eğer dahil olursa zaten o da bir açıklamaya muhtaç olacağı için tanrı olamaz. Üste en tepede ek argüman dediğim de buydu. Aslında tanrının çok önemli bazı özellikleri burada ortaya konulabiliyor. Heh nerde kaldık, bir yaratıcı olması gerektiğini ortaya koyulduktan ve bu yaratıcının gördüğümüz bildiğimiz hiçbir şeye benzememesi ve benzemediği anlaşıldıktan sonra onun nedenlerinin zamana dahil olması gerektiği iddiası çok zorlayıcı olur çünkü tanrının vasıfları da diğer argümanlardan ve akıl yürütmelerimizden yola çıkarak göz önüne alınırsa sonsuz güçte ve her şeyi bilen bir varlık bir şeye sebep olmak için zamana gerek duymayabilir daha doğrusu duymaz yani. Bu sorunu bir şekilde çözebilir. Sırf biz hep böyle gözlemledik diye (tanrı kabul edildikten sonra) tanrı içinde böyle olmak zorunda değildir

*Eğer Evren kendi yaratılışını içinde barındırmıyorsa tanrı nasıl barındırıyor ? Neden her şeyin açıklamasını ararken bir anda tanrıda son bulup daha ileriye gitmiyoruz ? Evrenden çok daha karmaşık bir varlık olan tanrı nasıl var oldu ? Hatta bazı ateist sitelerde argümanın birinci öncülü var olmaya başlayan diye değil var olan her şeyin bir sebebi vardır diye yazılıyor ve o zaman tanrının sebebi ne diye soruluyor. Belki onlarca kozmolojik argümandan biri o şekilde formülüze edilmiştir ama Kelam Kozmolojik argüman öyle değil. Onun için o eleştiri bu argüman için anlamsızdır. Şimdi gelelim tanrı nasıl var oldu yada daha popüler olan şekliyle tanrıyı kim yarattı ? Öncelikle, tanrı zaten yaratılmamış olan demektir eğer tanrı diye isimlendirdiğimiz varlığı yaratılmış olarak görür ve onun da bir nedeni ararsak bu zaman sonsuz nedenler silsilesi içince kaybolur ve asla bir nedene ve açıklamaya ulaşamayız. Mutlak sonsuza ilgili verdiğim o örneklerde çok açık bir şekilde ortadadır ki sonsuz tane nedenin olması aslında hiçbir şeyin açıklaması olmaz. Bir şeyin açıklaması bulunduktan sonra açıklamanın açıklamasını sormak ilk açıklama ile ilgili değildir yani bu ağacı kim dikti, dedem sorusuna peki dedeni kim meydana getirdi sorusu sorulabilir ama benim dedem hala o ağacın dikicisidir. Tanrı zorunlu olarak -sonsuz silsileler çöplüğünde boğulmak istemiyorsak- olması gereken bir varlıktır. Nedeni kendi içindedir yani bir nedene şarta bağlı değildir o hep vardır. Bu uygulamayı kim yazdı yazılım mühendisi Burak, peki Burak'ı kim yazdı ? İşte bu soru anlamsızdır çünkü Burak bir kod değil insandır. Tanrı da yaratıcı olduğundan dolayı yaratılmış olmak zorunda değildir nasıl Burak yazılımcı olduğundan dolayı yazılım olmak zorunda değilse. Tanrı için ezeli ve ebedi kavramını tuhaf buluyorum her ne kadar sonsuzluk ifade etse de sanki bana zaman da ifade ediyor gibi geliyor. Tanrının varlığı hakkında detaylı ve tatmin edici bilgilerimizin olmaması evreni yaratmadığı anlamına gelmez çünkü evrenle ilgili yeterince bilgiye sahibiz ve gittikçe çok daha bilgiye sahip oluyoruz.

*Modal kozmolojik argümana geçmeden son olarak gelelim Kant'ın zorunlu varlık eleştirisine. Aslında bu eleştiri ontolojik argümandaki zorunlu varlık tanımına yapılan bir eleştiri olsa da modal kozmolojik argümanda da bir zorunlu varlık ifadesi geçtiği için Kant bu eleştiri kozmolojik argümanlara da gider demiştir. Bence gitmez. Hani modal kozmolojik argümana gitse bile Kelam Kozmolojik argümana zaten gitmez. Bu eleştiride Kant bir varlığın zorunlu olarak olmak özelliğinin olmasını eleştirmektedir. Yani bir varlığın gerçekte var olması hayaldekinden daha mükemmel değildir çünkü var olmak bir özellik değildir varlığa yani hayaldeki varlığa da olabilir ekstra hiçbir özellik katmaz diyerek var olma zorunluluğunu eleştirmiştir ama benim yukarda anlattığım ve birazdan modal kozmolojik argümanda anlatacağım , zorunlu varlık ifadesi varlığın özelliği olarak ortaya çıkmamıştır aksine çevreye baktığımızda mutlak sonsuzluğun yani somut sonsuz varlığın yada sonsuz bir geçmişin olamayacağından yada hiçlikten  varlık çıkamayacağından dolayı var olan bir zorunlu sebepsiz ezeli ve ebedi varlığa ihtiyacın olmasıdır. Burada Kant'ın eleştirisi işlememektedir.
Benim cevap verilmeye değer ve daha doğrusu etraftan önemli önemsiz bulabildiğim eleştiriler bunlardı. Bunlara, bu konuda tarih boyunca kafa yormuş insanların bu konudaki yorumlarından okuduklarımla ve özellikle William Lane Craig, Caner Taslaman ve Enis Doko’dan yararlanarak cevap vermeye çalıştım. Zaten bilimsel kanıtlar konusunda özgün bir şeyler söylemeyi bekleyemediğim gibi yoktan şeyler de ileri sürmedim. Var olan bilimsel araştırmalardan ve çokça Caner Taslaman'ın Big Bang Ve Tanrı kitabından yararlandım. Paul Davies'in Tanrı Ve Yeni Fizik kitabıyla Enis Doko'nun youtube’da ki Sorgulayan Müslümanla yaptığı kozmolojik argüman videosu da çok kaliteliydi. Bunun dışındaki okumaların karışık olduğu için tam bir liste veremeyeceğim ama en azından bu dediklerim kaynakça olarak burada dursun. Şimdi gelelim Modal Kozmolojik Argümana.

Modal Kozmolojik Argüman

1. Varlığı mümkün ya da imkan dahilinde olan her varlığın var olabilmesi için bir şarta, gerekçeye veya nedene ihtiyaç vardır.
2.Evrenin varlığı mümkündür, ihtimal dahilindedir ve o var olmak zorunda değildir.
3. Evrenin varlığının bir gerekçesi, nedeni veya şartı vardır.
4. Eğer evrenin varlığı bir şarta muhtaç ise bu şart "Zorunlu Varlık" tır,  (yani filozoflara göre Tanrı'dır.)
5. O halde Tanrı vardır.

Bu argüman şu soruyla anlamını çok güzel bir şekilde ifade etmektedir “Neden hiçbir şey yerine bir şeyler var”. Çünkü bizim gözlemlediğimiz herhangi bir şey var olmak zorunda değil. Mesela hayal ettiğiniz herhangi bir varlık belki de olmayabilirdi. Peki böyle bir durumda bu neden var sorusu sorulmalıdır. Modal Kozmolojik argümanın Kelam Kozmolojik argümandan farkı, evren sonsuz bir zamandan beri varsa daha geçerli olabilmesidir. Ve zamanın B teorisi ile de uyumludur. Düşündüğümüz zaman mutlak kudrette bir tanrı ezeli ve ebedi bir evrende yaratabilir. Kimse buna karşı çıkarak tanrının gücünü sınırlayamaz yani bu aklımızın bir köşesinde bulunsun. Eğer evren sonsuzdan beri varsa dahi bu hala niçin var olduğunu açıklamaz. Pek tabi evren yerine acılı çiğköfte dürüm de olabilirdi. Neden bambaşka şeyler yerine bir evren var sonsuzdan beri ? Etrafımızda gördüğümüz her şey mümkün varlık sınıfındadır. Yani yokluğu hayal edilebilir. Sonsuzdan beri var olan bir evrenin de yokluğu hayal edilebilir. Yokluğu hayal edilebilen bir varlığın yok yerine var olmasının nedeni nedir ? Modal Kozmolojik argümanın daha derinine girmeyi düşünmüyorum son olarak şunları demem gerekirse; mümkün varlık yokluğu hayal edilebilen, var olduğu gibi yokluğu da mümkün olan varlıktır. Zorunlu varlık ise kesinlikle olmak zorunda olup varlığını kendisine borçludur ve diğer var olan tüm mümkün varlıklar da varlığını o zorunlu varlığa borçludur. Zorunluğu varlık varlıkları hiçliğe tercih edebilir. Mümkün varlığın sonsuzdan beri var olması dahi neden hiçlik yerine varlığı tercih ettiğini açıklamaz.

Sanırım bu yazımızın sonuna geldik. Kaynakçayı kabataslak bir şekilde yukarıda belirttim. Kozmolojik argüman o kadar güçlüdür ki tek başına dahi bir insanın (en azından benim) bazı özellikleri belli olan bir tanrıya inanmayı sağlar. Bu Tanrı zamandan , mekandan, maddeden vb. münezzeh olmalı dedim çünkü bağlı olursa o da bir açıklamaya gerek duyar ama bizim bir yerde durmamız gerekir. Ve bu varlık kişisel yani bir zihin olmalıdır.  Evrenin sebebi 3 şey olabilir; soyut bir şey fiziksel bir şey yada irade sahibi bir zihin. Soyut şeyler nedensel ilişkiye girmez. Örneğin 3 sayısı bir nedensel ilişkiye giremez. O zaman soyut şeyler evrenin sebebi olamazlar. Evrenin sebebi fiziksel ise o da bir açıklamaya muhtaçtır (diyelim başka evrenler bilmem neler var, biz zaten tüm varlığın hiçlikten oluşamayacağını yada sonsuz olamayacağını gösterdiğimiz için o fiziksel sebebin de bir açıklamaya ihtiyacı var yani bu bir kaçış olamaz) geriye de sadece irade sahibi bir zihin kalıyor bunu da Craig şöyle açıklıyor; bir su ezelden beri donmuş bir haldeyse o nasıl eriyebilir bu olamaz ama sonsuzdan beri oturan irade sahibi bir adam iradesiyle kalkmayı tercih edebilir (tabi sonsuzluk çıkmazından dolayı bunlar anlaşılır yapmak için meteorlardır)
Sonuç olarak evren ezeli ve ebedi olan gördüğümüz hiçbir şey ile tarif edemeyeceğimiz kişisel bir sebebe sahip olmak zorundadır ve bu sebep hiçlikten çıkmayacağına yada sonsuz nedenler silsilesi olamayacağına göre, sizce nedir ?

Lâedrî